30 Ekim 2011 Pazar

ülkenin toprak satışı

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=30%20a%C4%9Fustos%20zafer%20bayram%C4%B1
cumhuriyet 29.08.2005 

gözucuyla 
türkel minibaş 
tarla, orman, meralar maden şirketleri için mi? 
malum, türkiye yeni gelişen piyasalardan. getiriler hiç de küçümsenmeyecek boyutta! doğrusu, akp de fon akışlarının sürmesi için elinden geleni yapıyor. hem de öyle turgut özal gibi ömrü bir gecelik kararnamelerle değil. kitabına uydurarak! 

endüstri bölgeleri yasası, doğal kaynak ve maden rezervlerinin sınırına gelmemiş türkiye'de yatırımcı düşük maliyetle yatırım yapabilsin diye yapılmadı mı? bugün sit alanlarını yatırımcıya açan düzenlemeler, bu yasaya dayanılarak hazırlanmıyor mu? 

yabancılara mülk edinmekte kolaylıklar sağlayan yasa bu amaçla çıkarılmadı mı? imf'nin sosyal güvenlik yasası'ndaki ısrarı, emek maliyetlerini düşürmek için değil mi? 

imdi, sıra maden yasası'nda! kitabını yazdınız mı, değiştirmesi mümkün olmayan bir yasa bu. çünkü maden arttırılabilir kaynaklardan değil. tencereden kamyona, iğneden füzeye sınai üretimin temel girdisi olduğu için de maden yasası, bir ülkenin gelişmişlik ve bağımsızlığının göstergesi. 

cumhurbaşkanı necdet sezer 'in zamanında yasaya karşı çıkması da zaten bu nedenle değil miydi? 

gelin de bunu bizim seçilmişlere anlatın! onlar maden aranan tarlalarda yine ekim yapılacağına, kesilen ormanların aynı yerden biteceğine, sualtına gömülen antik kentlerin 50 sene sonra zarara uğramadan çıkacağına inanıyorlar!! 

inanmıyorsanız, madencilik faaliyetleri izin yönetmeliği 'ne bir bakın. yönetmelik orman, muhafaza ormanı, ağaçlandırma alanlarından su havzaları ve kıyı alanlarına... tarım, mera, sit alanlarından askeri yasak bölgeler ile kültür ve turizm gelişim bölgelerine kadar madencilik faaliyetlerinin nasıl yapılacağını düzenlemekte. 

madencilik faaliyeti dediğiniz: madenin aranması, üretilmesi, sevkıyatı, atıkların bertarafı ve de bunlar için gerekli tesislerin yapılması. bunların hangi alanlarda yapılacağı da zaten 3213 sayılı maden kanunu'nun 7. maddesinde yazılı. nasıl yapılacağı ise madencilik faaliyetleri izin yönetmeliği'nde var. 

buraya kadar her şey kitabına uygun. ama, yönetmeliğin arama, üretim faaliyetlerini düzenleyen maddeleri tarım, orman, yaban hayatı koruma ve mera alanlarının siyasi otoritenin bir kararıyla maden şirketlerine açılacağını göstermekte. neden mi? 

* ''tarım alanlarında arazi sınıflamasına bakılmaksızın maden arama çalışmalarına izin verilir'' diyen 34. ve ''maden yayılım sahaları ve rezervlerinin tespitinden sonra üretim için yeterli olabilecek tarım alanlarına izin verilir'' diyen 35. maddenin c şıkkı, tarımda yeterlilikten vazgeçtiğimizi göstermekte. 

* madencilik için kurulacak tesislerin tarım arazilerinde kurulabileceğini öngören 36. madde de marjinal tarım arazilerinden ''...karşılanamaması halinde diğer tarım arazilerinden karşılanır'' denildiğinden, tarım alanlarının maden alanlarına döneceğini düşünmemek mümkün mü? 

* alınacak izinlerinin ilgili orman, doğa koruma ve milli parklar genel müdürlüğü'ne başvuru tarihinden itibaren en geç bir ay içinde başvuruyu inceleyip izin verecek olması... (md.19, 26) izinlerin sağlıklı araştırmalarla karar verilemeyeceğini; 

* madde 20'de ''...ruhsat sınırları içinde veya dışında altyapı tesisleri için ihtiyaç duyulan orman alanlarında da izin verilir'' hükmü, ormanların rant alanı haline geleceğini; 

* madde 21'deki, faaliyetin sürdüğü ''orman alanlarında mevcut yolları kullanabilir. bu yolların kullanımı için ayrıca bedel ödenmez'' hükmü de firma çıkarlarını maksimize etme görevinin birincil öncelik haline geldiğini akla getirmekte! 

* bir de mera alanları var ki, 39-47 arasındaki maddeler, maden şirketlerini kırmamak için ot parasına mera alanlarının değiştirileceğini göstermekte. şaka etmiyorum, ''...maden ruhsat sahibinin ödeyeceği bedel, mera, yaylak ve kışlaklardan elde olunacak 20 yıllık ot geliri esas alınarak'' belirleneceği ve bunun dışında da bir bedel ödenmeyeceği 43. maddeyle hükme bağlanmış. 

oysa, madencilik faaliyetlerinin izinlerini düzenleyen yönetmeliklerin birincil önceliği: maden şirketlerinin en düşük maliyetle üretim yapması için kolaylıklar sağlamak olmamalı. 

* içme suyu kanalının nerden geçeceğinden hangi kıyı şeridinde denize girileceğine; hayvanların nerede otlatılacağına kadar uzanan düzenlemeleriyle günlük yaşamı biçimlendirdiği için: kişinin yaşamını devam ettirme hakkını korumak zorunda! 

* madenin üretimin temel girdisi olması nedeniyle yatakların tasarruflu kullanılıp, maden ve bileşikleriyle dışa bağımlılığa yönelik hiçbir hüküm taşımaması gerekli! 

* bir ülkenin geleceği yakalamasının allianoi, hasankeyf gibi üstünde yükseldiği uygarlık eserleriyle mümkün olduğunun bilinciyle hazırlanmış olmalı. 

emperyalizmin işgal ve talanına karşı verdiğimiz bağımsızlık savaşının 83. yıldönümünde bunları niye yazdığımı ne olur sormayın bana! bugün yolunuzu bergama ovacık, zeytinli köyü, avunduk köyünden, altınoluk tepelerinden, uşak'tan, efem çukuru'ndan geçirin. yoksa, kocatepe'de yakılan bağımsızlık meşalelerinin, giyilen kalpakların bir anma töreninden başkaca bir anlamı olmaz! 
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=gadir-i%20hum
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=gadir-i+hum&nr=y&pt=gadiri+hum

27 Ekim 2011 Perşembe

http://www.turkeyforum.com/satforum/showthread.php?t=579021
Lütfen vakit ayırıp okuyun!!


DOGU - BATI Farkı !!!

Alın size ülke gerçeği! (TiPiK BiR TÜRKiYE GERCEGi )

TEDAŞ, 156.901.365.217 kilowatsaat enerji satışı yapıyor, buna
karşılık, sadece 34.359.839.244'lük bölümün tahsilâtını
yapabiliyormuş...
Haberin detayında, iller itibariyle bakıldığında, kaçak elektrik
kullanımında ilk ve son 5 il aşağıdaki şekilde oluşuyor.
En çok kaçağın olduğu iller :

TÜKETİLEN MİKTAR ÖDENEN MİKTAR KAÇAK ORANI

MARDİN 3.139.826.081 858.491.679 72.66

ŞIRNAK 1.056.093.873 307.571.016 70.87

BATMAN 1.162.739.317 389.073.263 66.54

D.BAKIR 3.613.663.393 1.248.843.912 65.44

HAKKARİ 422.741.681 150.684.836 64.36


En az kaçağın olduğu iller :

TÜKETİLEN MİKTAR ÖDENEN MİKTAR KAÇAK ORANI

MUĞLA 1.351.960.049 1.305.528.152 3.43

Ç.KALE 1.739.207.113 1.882.711.219 3.25

BİLECİK 964.573.925 936.657.931 2.89

KARABÜK 564.125.013 552.117.164 2.13

DENİZLİ 1.449.236.586 1.430.455.120 1.30


Yıllardır bildiğimiz, sürekli okuduğumuz bu haberin nesi ilgini çekti
diye düşünebilirsiniz?

Hemen baştan onu belirteyim.

Hiç kaçağın olmadığı, Denizli gibi bir sanayi kentinin nüfusu
955.000'dir.. Buna karşılık sanayinin olmadığı Mardin'in nüfusu ise
150.000'dir. Sanayisi olmayan, nüfusu 200.000 daha düşük Mardin'de
tüketilen elektrik miktarı, Denizli'nin iki katından bile fazladır.
İşte konuyu ilginç kılan budur. Daha az kişiyle, sanayide kullanmadan
bu kadar elektrik nasıl tüketilir?

Saydığım ve devamını tahmin edebileceğiniz illerde, devlet daireleri,
okullar, lojmanlar, askeri birlikler gibi yerler liste dışı
bırakıldığında kaçak kullanım oranının %99 civarında olduğu yetkililer
tarafından ifade edilmektedir.

2007 verilerine göre elektrikteki kaybın faturası 2,2 milyar TL'dir.
Konuyu araştırınca, okuduklarıma inanamadım. Bizzat yetkililerin
ifadelerine göre, kaçak elektrik konusundaki girişimcilik, teknik
beceri, zekâ kullanımı üst seviyede.

Altında role bulunan fayansa dokunarak devreye giren sistem yapmışlar.
Ekip geldiğinde fayansa dokununca kaçak, ekip gittikten sonra
dokunulunca ise yasal bağlantı devre dışı kalıyormuş.

Fotoğraf ya da röntgen filminden bir parçayı, sayacın arka kısmından
içeri geçirerek numaratörün ilerlemesini engelliyorlarmış.

Ampul sıkıştırılıp yanınca sayaçtan geçen enerji, gevşetilince kaçak
kullanım hattı devreye giriyormuş.

Sayacın üst kısmını matkapla delen bazı vatandaşlar ise bağladıkları
iple toplu iğneyi sayacın içine sarkıtarak, sayaç içerisindeki klipsi
devre dışı bırakıyorlarmış.

Tamam, iyi hoş, bu kadar çaba sarf ederek kaçırıyorlar elektriği de,
bizim soru halen cevap bulmadı.

Kaçırdıkları elektriği ne yapıyorlar?

Harp olur, darp olur yastık altında dursun deyip bir kenara koyamazsın.

Kesilir mesilir neme lazım diyerek stoklayamazsın.

Nasılsa bedava deyip konu komşuya dağıtamazsın.

E ne yaparsın o zaman?

İşte tespit edilmiş bazı kaçak kullanım yolları.

Bir köy evinde bulunan tandırın içerisi rezistans döşenerek
ısıtılmaktaymış ve köyün ekmekleri bu tandırda pişiriliyormuş.
İnanması zor ama kuyuya sistem kurup, suyu sürekli sıcak tutuyorlarmış.

Başka bir köyde yapılan denetimlerde ise vatandaşın duvarların içine
rezistans döşeterek, evini duvardan ısıttığı tespit edilmiş.

En sık karşılaşılan yöntemlerden birisi, bildiğiniz yaylı yatakları
evin tavanına asıp elektrik veriyorlarmış. Ev sıcacık oluyormuş.

Hatta abartıp hayvanlarının konforunu bile gözetmişler. Bu sistemi
ahırlarına bile koymuşlar.

Öngörülebilir diğer bir kullanım alanı ise, elektrikle çalışan
cihazların rağbet görmesi. Yemekler elektrikle pişiriliyor. Su
elektrikle ısıtılıyor.. Çok sayıda evde klima mevcut. Evlerde yoğurt
yapma makinesinden, yumurta kaynatma makinesine kadar envai çeşit
elektrikli cihazla karşılaşmanız mümkün.

Ya, insanlar zaten mağdur, birde sen niye uğraşıyorsun? Adamların o
kadarcık lüksü olsun diyebilirsiniz.

İyi dediniz, hoş dediniz ama, TCK Madde 142 öyle demiyor. O buna
nitelikli hırsızlık diyor ve 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ön
görüyor.

E tabi bir de benim vicdanımla cüzdanım öyle demiyor ve dürüst vatandaş
olmanın cezasını % 16 fazla fatura ödeyerek çekmek istemiyor...
alıntıdır. trt payı devede kulak...
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=trt%20pay%C4%B1

26 Ekim 2011 Çarşamba

Bir Amerikalı Sorar:
-Kadınlarınız,Neden Yabancıyla El Sıkışmıyor?
Müslüman Cevap Verir:
-Siz Neden Kraliçe Elizabet'le El Sıkışamıyorsunuz?
Amerikalı:
... -Herkes Onunla El Sıkışamaz, Sadece Bazı Belirli Kişiler. .
Müslüman,
-BİZİM KADINLARIMIZDA BİZİM KRALİÇEMİZDİR

25 Ekim 2011 Salı

Hangi Doktor Neye Bakar

Doktorlar:
------------ -
1- Cerrahi grup,
2- Dahili grup,
3- Laboratuvar grubu,

Cerrahi:
-----------
1- Genel Cerrahi
2- Gastro Cerrahi (sindirim sistemi cerrahisi)
3- Damar Cerrahi (arterler, varisler)
4- Kalp-Damar Cerrahisi (Kardiovaskuler cerrahi)
5- Gogus Hastaliklari Cerrahisi
6- Beyin Cerrahisi (Norosirurji) Beyin ve omurilik cerrahi
7- Plastik Cerrahi (Estetik Cerrahi)
8- Pediatrik Cerrahi (Cocuk Cerrahi)
9- KBB (Kulak-Burun- Bogaz Hekimligi)
10- Goz Hastaliklari (Oftalmolog) oftalmoloji
11- Jinekoloji (Jinekolog) Kadin Dogum
12- Uroloji (Urolog) Erkek ureme organlari cerrahisi
13- Ortopedi (Ortopedist) Kemik ve eklem cerrahisi
14- Anestezi (Ameliyatta uyutma isleri)

EK: Her bolumun kendi icinde sivrildigi ayrintili bolumler olurHangi Doktor Neye Bakar
Ornek: ortopedist el cerrahisi konusunda uzmanlasabilirHangi Doktor Neye Bakar

Dahiliye bolumleri:
------------ --------- ----
1-Genel Dahiliye
2-Endokrinoloji (Edokrinolog) hormonal hastaliklar
3-Nefroloji (Nefrolog) bobrek hastaliklari
4-Kardioloji (Kardiyolog) kalp hastaliklari
5-Gogus Hastaliklari
6-Romatoloji (Romatolog) Eklem hastaliklari
7-Hematoloji (Hematolog) Kan hastaliklari
8-Gastroenteroloji (Gastroenterolog) sindirim sistemi ve safra yollari
9-Dermatoloji (Dermatolog) deri ve zuhrevi hastaliklar, alerjiler
10-Noroloji (Norolog) Sinir Hastaliklari
11-Pediatri (Pediatr) Cocuk Hastaliklari
12-Psikiatri (Psikiatr) Ruh Hastaliklari
13-Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon (Eklem Tedavisi)
14-Mikrobioloji Enfeksiyon Hastalikari
15-Onkoloji (Onkolog) Kanser tedavisi (her bolumle baglantili calisir)

Laboratuvar grubu:
------------ --------- -----
1- Radyoloji (Radyolog) Film cekim ve yorumu: MR, TOMOGRAFI, RONTGEN(radyografi) , ULTRASON
2- Patoloji (Patolog) Mikroskopik doku yorumu, yani kanser tanisi
3- Biyokimya - Mikrobioloji (Kan - idrar mikrop takibi)
4- Nukleer Tip (Radyoaktif maddeler ile teshis)

Dis hekimligi (ortodonti, periodontoloji, cene cerrahi)

Diyet, beslenme, metabolizma: Kendisi ayri bir Fakulte
Pratisyen hekimlik

22 Ekim 2011 Cumartesi

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=denge%20politikas%C4%B1

imf

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=imf&kw=&a=&all=&v=&fd=&td=&au=&g=&p=1
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=acizane%20vs%20na%C3%A7izane

yıllardır aynı kelimeler olarak algılanan ve kullanılan iki ayrı kelimedir. suç halkın değil, iki kelimenin de neredeyse aynı anlama gelip kafa karı$tırmalarındadır.

bir bilene* sorduk ve $öyle dedi:

naçizane: zarf, eskimiş (na:çiza:ne)

1 . önemsiz bir şey olarak, haddi olmayarak:
"- bunun için sizlere, naçizane, bir tavsiyem olacak." (t. buğra)

2 . çok küçük, önemsiz bir şey olarak.

acizane: zarf (a:ciza:ne)

söz söyleyen kimsenin, kendi yaptıklarını abartmamak için kullandığı "âcizlere yakışacak biçimde" anlamında kullanılan bir nezaket sözü:

"- ben âcizane her dilden çakarım."
(h. r. gürpınar)

21 Ekim 2011 Cuma

http://www.facebook.com/photo.php?v=192969749905


Japon:

Eğer başkası yapabiliyorsa bende yapabilirim,
Eğer başkası yapamıyorsa ben mutlaka yapmalıyım

Türk:

Eğer başkası yapabiliyorsa boşver o yapmaya devam etsin.
Eğer başkası yapamıyorsa ben nasıl yapabilirim ki.
Vergi vermezsin, yardım alırsın.
Cahilim dersin, öğretmenimi şehit edersin.
Hastayım dersin, doktorumu şehit edersin.
Yolumuz yok dersin, mühendisimi şehit edersin.
Özgürlük dersin; 20 yaşında ki askerimi şehit edersin.
... Resmi dilini bile öğrenmeye tenezzül etmediğin devletten iş beklersin.
Fakirim dersin, ama inatla çoğalıp virüsleri bile kıskandırırsın.
Fakirim dersin, aşiret düğününde 20 kilo altınla görgüsüzlüğün dibine vurursun. Sıkıntın varsa gel savaşalım deriz, aaa pis faşist dersin!
Arkamızı döndüğümüzde pusu kurarsın.
Allah düşmanın bile "ŞEREFLİSİNİ" versin
ŞEHİTLER ÖLMEZ...
http://www.intellenglish.com/hikayeler-yoluyla-ingilizce-kelime-haznenizi-gelistirmek/
http://www.intellenglish.com/ingilizce-ogrenirken-yeni-kelimeler-nasil-ezberlenir/
http://www.intellenglish.com/ingilizce%E2%80%99de-cumleler-nasil-kurulur/

20 Ekim 2011 Perşembe

Faz gelecek yerden nötr esirgenmez 
" muhtaç olacağın kudret help" lerdedir. (kazımuğur)
Tamamen gerçek bir olay!!Yaşanmış bir iş başvuru hikayesi Yeni Şafak Gazetesi yazarı Mustafa Özel'in köşesine taşıdığı, yaşanmış çok ilginç bir iş başvurusu hikayesi: 

Alttaki işbaşvuru formunu dolduran Mehmet Tartar'ın başvuru formuna yazdığı cevaplar: 

1. Adınız Soyadınız: 
Mehmet Tartar 
2.Yaşınız: 
Yirmi sekiz. 
3.Şirketimizdeki hangi pozisyon için Başvuruyorsunuz? 
Mümkünse yatay bir pozisyon için. Eğer daha ciddi bir cevap istiyorsanız, ne iş
olsa yaparım. Şart öne sürebilecek durumda olsaydım, burada bu formu dolduruyor olmazdım. 
4. Düşündüğünüz ücret: 
Aylık 5.000 YTL maaş artı yıllık kardan yüzde 10 hisse! Eğer bu mümkün değilse, siz bir ücret Önerin, ben size evet yahut hayır derim. 
5. Eğitiminiz? 
İdare eder 
6. Son işiniz 
Sadist bir şefin deneme tahtası olmak. 
7. Son ücretiniz: 
Hak ettiğimin çok altında. 
8. Önemli başarılarınız: 
Arakladığım kalemlerden muhteşem bir kolleksiyonum 
var; evde sergiliyorum. 
9. İşten ayrılma sebebiniz: 
Bkz. Cevap 6. 
10. Size ulaşabileceğimiz saatler: 
Banka atm'si gibiyim: 7/24. 
11. Çalışmak istediğiniz saatler: 
Pazartesi, Salı ve Perşembe 13.00-15.00 arası. 
13. Şimdiki işvereninizle görüşebilir miyiz? 
İşverenim olsa burada olmazdım. 
14. Fizik durumunuz 20 kilogramdan fazla taşımanıza engel Mİ? 
Belli olmaz, ne taşıdığıma bağlı. 
15. Otomobiliniz var mı? 
Evet, ama soru yanlış sorulmuş. "Çalışır durumda bir otomobiliniz var mı?" diye
sorsaydınız, cevabım farklı olurdu. 
16. Daha önce bir yarışma veya madalya kazandınız mı? 
Madalyam yok ama lotoda iki kere 3 tutturdum. 
17. Sigara içiyor musunuz? 
Otlanacak bir enayi bulabilirsem. 
18. Beş yıl sonra ne yapmayı hayal ediyorsunuz? 
Bana tutkun zengin bir fotomodelle Bahama Adaları'nda yaşamayı. Bir yolunu biliyorsanız bunu beş yıl beklemeden de yapabilirim. 
19. Yukarıdaki bilgilerin doğruluğunu taahhüt ediyor musunuz? 
Hayır, ama sıkıyorsa aksini iddia edin. 
20. Sizi bu başvuruyu yapmaya iten gerçek sebep nedir? 
Birbiriyle tutarlılık derecesini kestiremediğim iki cevabım var: 
a) İnsan sevgisi ve tüketicilerin iyi beslenmesine katkıda bulunma arzum. 
b) Gırtlağıma kadar borca batmış olmam.. 

Sonuç: Mehmet Tartar işe alındı. 
Söz meclisten dışarı dedikleri bütün hakaretleri Meclise havale ediyorum. (mgb)
Nedenini biliyorum ama neden?

19 Ekim 2011 Çarşamba

Ben Türk olmak için dilekçe yazmadım;
sen Kürt olmak için torpil aramadın.
Türk ana-babayı ben seçmedim,
Kürt ana-babayı sen tercih etmedin.
Hepimiz aynı toprağın çamurundan olduk.
... Kürt olmak veya Türk olmak insana bir özellik kazandırmaz.
Kayseri'de üç çocuğu katleden Türk ne kadar şerefsizse!!!,
Silopi'de iki erkek çocuğa tecavüz eden Kürt o kadar şerefsizdir!!!
İnşallah yakında hepimiz uyanırız da
bu birbirinden ayrılmaya çalışılan parmaklar
sıkı bir yumruğa dönüşür..!!!!
ÜstünLük diLde ırkda millette değil Takvada'dır
ne çabuk unuttunuz ??? (alıntı)

17 Ekim 2011 Pazartesi

dalgalandımda duruldum,
koştum ardından yoruldum,
binlerce güzel gördümde,
bir tek sana vuruldum
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=ilham&kw=&a=&all=&v=&fd=&td=&au=&g=&p=2
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=ilham+perisi&kw=&a=&all=&v=&fd=&td=&au=&g=&p=1

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=psikolojik+sava%C5%9F&kw=&a=&all=&v=&fd=&td=&au=&g=&p=1

http://www.youtube.com/watch?v=soO0YXhvVGk
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:

- Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?

Doktor:

- Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?

Adam:

- Ooo ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük.

- Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.

Gerçek Akıl, Sadece Bize Sunulan Çözümleri Seçmek Değil, En Uygun Çözümü Bulabilmektir.

tasarruf

Alıntı:

"Beş yaşında idim.
Rahmetli babaannem pirinç ayıklıyordu.
Bir tane yere düştü.
Babaannem eğildi, aramaya başladı.
Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyordu .
Çocukluk iste,
-Aman babaanne dedim.
- Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya, yorulmaya değer mi?
Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı, öfkeyle doğruldu.
-Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun, ' dedi.
- Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç insanin
göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var biliyor musun?'
Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.

Aradan yıllar geçti.
Hukuk Fakültesinde öğrenciyim.
Alain'in proposlarini okuyorum.
Birden irkildim.
Babaannemi hatırladım.
Alain, bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa, bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu.
İlave ediyordu. Bir iğnenin üretiminde binlerce insanin alın teri, göz nuru, el emeği vardır diyordu.

On dokuz yıl evveldi.
Stockholm'e gitmiştim.
Bir otele indim.
Geceydi.
Sabahleyin, tıraş olmak için lavaboya gittiğimde, aynanın yanında ilginç bir not gördüm.
'Lütfen tıraştan sonra jiletinizi çöpe atmayın, yanda bir kutu var oraya bırakın, bir tek jiletle dahi olsa,
İsveç çelik sanayisine yardımcı olun' diyordu.
Doğrusu hayretler içinde kaldım.
Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir.
Birçok eşya üzerinde' İsveç çeliğinden yapılmıştır' diye yazardı.
İste o ülke, kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor, ona sahip çıkıyor, gelen
turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu.

İsviçre'de zaman zaman, belli periyotlarda radyolar, televizyonlar bir haberi duyurur.
'Şu tarihte, su saatte, adamlarımız gelecek. Siz lütfen hazırlığınızı yapın.
Okumadığınız, ilgilenmediğiniz, kullanmadığınız ne kadar kitap, dergi, gazete varsa, kâğıt, ambalaj,
kutu varsa, velev ki, bir ilaç prospektüsü dahi olsa, kapının önüne koyun. İsviçre'nin kalkınmasına
yardımcı olun. Fazla ağaç ziyanına engel olun.'

Japonlar son derece sade, basit, yalın mütevazı yasayan insanlardır.
Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül edememiş, hayatın manasını
anlayamamış, zavallı kimselerdir.
Böyleleriyle; evini mezat salonuna çevirmiş zavallı, diye eğlenirler.
Bir insanin gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır.
Vaktiyle Japon ekonomisi darboğazdan geçiyor. İç borçlar, dış borçlar gırtlağı aşıyor.
Zamanın başbakanı meclisi toplar.
Kürsüye çıkar.
Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve;

-Şu andan itibaren der, -Tanrı şahidim olsun ki, Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar
ödenmeden, pirinçten başka bir şey yemeyeceğim.
-Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.
Dediklerini yapar, en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır.
Japonya bütün borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini, tek istisna olmadan
kapsadığını söylemeye gerek yok.
Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını gördüm.
Yarabbim, ne kadar sade, ne kadar mütevazı, ne kadar gösterişten uzak...

*Gerekmediği halde elektriği yakmakla, suyu kapamadan bos yere akıtmakta, gece çamurlu
ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla, yemek yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de
zalimler sınıfına geçmiyor muyuz?

*Hayat çok ince, akil almaz incelikte ipliklerle örülmüştür. Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki, İlk okul
okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım.

Bir mıh bir nalı kurtarır.
Bir nal bir atı,
Bir at bir komutanı,
Bir komutan bir orduyu,
Bir ordu bir ülkeyi kurtarır diyordu..

Maddi durumumuz ne olursa olsun, ister zengin olalım ister fakir, hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız.
Burada parayı da, maddiyatı da aşan büyük bir edep ve incelik vardır."

Rockefeller

http://www.eksisozluk.com/show.asp?dbbk=1&inner=1&t=rockefeller
Bilimci bir şeyi çok iyi anlamışsa, çoluk çocuğa bile anlatabilir. Anlamadıysa bir sürü laf kalabalığı ve formül kalabalığı ortaya atar ama kendisi anlamamıştır. (Oktay Sinanoğlu)

15 Ekim 2011 Cumartesi

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=tersine+m%C3%BChendislik&kw=&a=&all=&v=&fd=&td=&au=&g=&p=2

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=the+matrix&kw=&a=&all=&v=&fd=&td=&au=&g=&p=6
duvar için wu metre: http://www.youtube.com/watch?v=SbnopKh9J94
disko tabanı: http://www.youtube.com/watch?v=LPDtkPcnjSE&feature=fvwrel
ateşli duvar: http://www.youtube.com/watch?v=dzWyr6JnYKY&feature=related
insan algılayan duvar: http://www.youtube.com/watch?v=ovbUczmPLOQ&feature=related
insan algılayan taban: http://www.youtube.com/watch?v=zC9IEX-DzXM&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=Ta0gydreZTc&feature=related
AMAN DİKKAT..!YENİ DOLANDIRICILIK YÖNTEMİ..!
Ellerindeki kimlik bilgilerinle İcra Dairesine gidiyorlar..18.40 TL başvuru harcı yatırıyorlar..
Sizin hakkınızda … İLAMSIZ İCRA TAKİBİ başlatıyorlar…

Borç hanesine…vicdansız vicdanlarına göre akıllarına ne gelirse yazıyorlar..
Bu 250 TL de oluyor….2500 TL de oluyor…ya da daha fazlası…

http://www.facebook.com/photo.php?fbid=115212581920728&set=a.115212431920743.18988.114383058670347&type=1&ref=nf

Bir zaman sonra kapınıza postacı geliyor..ve size ÖDEME TEBLİGATINI imza karşılığı veriyor..
Açıyorsunuz okuyorsunuz… şaşırıyorsunuz… Gönderen kişiyi tanımadığınız için…’’ Kim ki bu ‘’ diyorsunuz..
Arkadaşlarınıza gösteriyorsunuz ve maalesef size yanlış bilgi veriyorlar..
‘’ Boş ver abi…yanlışlık yapmışlardır..madem ki tanımıyorsun yırt at ‘’ diyorlar…

Yırtıp atıyorsunuz kağıdı…İş bitti zannediyorsunuz ama…. İŞ DAHA YENİ BAŞLIYOR..!

İtiraz süreniz 1 hafta….O zaman zarfında hiçbir şey yapmazsanız…Borcu kabul etmiş oluyorsunuz..!!
Ensenize biniyorlar…Ödemezseniz o suratsız haciz memuru kapıda..

Alır almaz,akıllılık yapıp itiraz edip elinize resmi bir belge alırsanız…İŞLEM HEMEN DURUYOR..

Karşı taraf..Yani sahtekarlar…size karşı ‘’ İTİRAZ İPTAL DAVASI ‘’ açmıyorlar..çünkü foyaları meydana çıkmasını ,tanınmalarını istemiyorlar Başka yeni bir kurbanın peşine düşüyorlar…resmi işlem sıfırlana kadar takip etmekte yarar var..Yani bir nevi temiz kağıdı alana kadar..

Kimlik bilgilerimiz… Yanlış kişilerin eline geçtiği zaman başımıza gelebilecek felaketlerden birisi de bu…

Dikkat edelim… ve lütfen bu bilgiyi dostlarımızla paylaşalım…

14 Ekim 2011 Cuma

sebilcilik

http://www.youtube.com/watch?v=Fmb61NOdSNw

Sıcak yaz günlerinde gazeller okuyarak insanlara bedelsiz su dağıtmak âdeti, İstanbul'un kadim geleneklerinden biriydi. Omuzlarında sebillerle gezen gazelhânlar, okudukları irticali besteler ile insanlara su ikram ederlerdi. Bu ikram tabii ki bir destekleyici tarafından karşılanır ama su kesinlikle insanlara ücret karşılığı dağıtılmaz, ikram edilirdi.İcra ettiği "sebilcilik" mesleğinde şöhret bulmasıyla birlikte adı her yerde "Sebilci" şeklinde anılagelmiş Hüseyin Okurlar, Osmanlı-Türk Tasavvuf kültürünün günümüze intikali hususunda önemli kültür köprülerimizden birisi olarak adını tarihin tozlu raflarında saklamaktadır. 1894 yılında, İstanbul'un kadim mahallelerinden birisi olan Şehremini'de dünyaya gelen Hüseyin Sebilci, seyyid bir soydan gelmektedir. Ağabeyi Mazhar ile birlikte küçük yaşta İstanbul tasavvuf hayatında hatırı sayılır bir yer edinmiş ve bu iki kardeş sesleri ile de bulundukları meclisteki insanları feyiz dolu nağmeler ile mest etmişlerdir. Amcası ise, dönemin önemli, Uşşâkî şeyhlerinden Kasımpaşa tekkesi postnişîni Mustafa Hilmi Sâfi Efendi'dir. Küçük yaşta onun himayesine giren Hüseyin Sebilci, Sâfi Efendi vasıtası ile gençliğinde iyi bir musiki kültürüne sahip olmuştur. Dönemin önemli musikişinasları arasında yer alma nasibine erişmiş Sebilci, özellikle tekke musikisi formunda birçok icranın günümüze aktarılması hususundaki birikimini, yıllar sonra, bu yaşlarda kazandığı bilgiler sayesinde sağlayacaktır.
Türkiye'nin birçok önemli son dönem tekkesinde zâkirlik icrasında bulunmuş Hüseyin Sebilci'nin kendi meşrebi ise, amcasından gelme olan Uşşâkîliktir. Gençlik yıllarında İstanbul'da başlıca Tophane Kâdirîhânesi, Kasımpaşa Aynî Ali Baba Tekkesi, Karagümrük Nûreddîn Cerrâhî Asîtanesi olmak üzere önemli birçok tekkede bu vazifeyi icra etme şansı yakalamış olan Sebilci, Balkan Harbi'nin patlamasıyla askere alınmıştır. Tekkelerin kapatılmasına kadar zâkirbaşılık görevinden ayrılmayan Sebilci, bu dönemden sonra iş sıkıntısı çekmiş ve icra yönünü zaruri olarak gazelhânlığa ayırmış; İstanbul, Ankara, İzmir gibi birçok önemli şehirde çeşitli saz topluluklarında gazelhânlık icralarında bulunmuştur.
Sebilci'nin sahip olduğu musiki kabiliyetlerinin en müstesna olanı şüphesiz ki mersiyehânlığıdır. Ölüm matemi için okunan bu eserler hususunda sahip olduğu bilgi birikimi onu, yetiştiği çevrede adeta tek isim olarak tanıtmış olup özellikle Kerbelâ matemi ile ilgili okuduğu Hz. Hüseyin Efendimiz ile ilgili mersiyeler, birçok Ehl-i Beyt aşığının kalbini yakmıştır. Sebilci bu mersiyeleri okudukça yanan kalpler ona daha da hürmet göstermiş, son dönemde Muharrem ayı denince akla gelen ilk isim Sebilci Hüseyin Efendi olmuştur. Kerbelâ mersiyeleri yanında okuduğu cenaze mersiyeleri ile de önemli bir icracı olmuş Sebilci'nin bu mersiyelerinden birisi kayıt altına alınmıştır. Hayatının son döneminde mersiyehânlık kültürünün kenarda kalması ile daha çok mevlidhân olarak anılan Sebilci Hüseyin, yaşlılığında sıkıntılı dönemler geçirmiştir. Bu zamanlarda kendisine destek olan önemli kişilerin başında "Sahaflar Şeyhi" lakabıyla anılan Muzaffer Ozak gelmektedir. 1975 yılında Üsküdar'da yalnız yaşadığı evinin kapısı önünde hayata gözlerini yuman Sebilci Hüseyin, Yeni Valide Sultan Camii'nden sevenlerinin katıldığı kalabalık bir cenaze töreni ile son yolculuğuna çıkarılmıştır. Bu cenaze törenini bizzat yöneten Muzaffer Ozak'ın gerçekleştirdiği eşsiz zikrullah ve tasavvufi ananeler eşliğinde âlem-i cemale uğurlanan Hüseyin Sebilci'nin kabri Karacaahmet Mescidi'nin arka kısmındadır.
Sebilci'nin bıraktığı eşsiz miras bugün unutulmaya yüz tutmak ile birlikte yurdumuzun dört bir yanında bıraktığı sevenleri tarafından da yaşatılmaya çalışılmaktadır.

12 Ekim 2011 Çarşamba

her zaman derim ki insanlar kendi başarıları dışında hiçbir şeyle övünmemeli. güzelliğiyle, parasıyla, tuttuğu takımın başarısıyla, memleketlisinin aldığı ödülle falan. yine hep derim ki insanlar utanç duymamalı. yani ben ne sınırları çizdim, ne genetiğimi ayarladım, ne tarihin satırlarında zerre mürekkebim var. türk olmak benim bir başarım değil ki övüneyim. annemin karnından çıktığım gece hangi çizgilerin içindeysem oranın pasaportunu verip oranın damgasını vuruyorlar kıçıma. yani bu sebeple özellikle ırk konusunda övünmek ve utanmak kadar saçma bir şey yoktur. ama işte her ne kadar böyle düşünsem de, utanmaktan kendimi alamıyorum bazen. biliyorum benim suçum değil ama ar damarım utanmalısın diyor işte. bir katliamın müsebbibi bir kan taşıyorum. sırf "sen kürtsün ben türküm" cümlesi sığlığında bir çocuğun kanı akıyorsa, bin demiyorum bir diyorum, biirrr! alın süzün kanımı. tüm genetiğimi değiştirin, alın bu utancı üstümden. yerin dibine giriyorum her belgeselde her kitapta her satırda tarihin her tozunda. alın süzün, bana ırksız bir kan verin. bir çocuğun kanı olmasın bir kadının bir erkeğin kanı olmasın, vahşet olmasın utanç olmasın içinde. saf kan ise mesele, bana katliamsız bir kan verin.


http://www.eksisozluk.com/show.asp?dbbk=1&t=dersim+katliam%C4%B1&kw=&a=&all=&v=&fd=&td=&au=&g=&p=3#

9 Ekim 2011 Pazar

5Mega pixel webcam

6 taksit 58 TL
http://www.vatanbilgisayar.com/webcam/logitech-960-000586-c310-hd-720p-5mp-webcam/productdetails.aspx?I_ID=48287

bu modeli ise 6 taksit 35 TL
http://www.vatanbilgisayar.com/logitech-960-000759-c170-5mp-webcam/productdetails.aspx?I_ID=56172

asetat yöntemi ile pcb basmak

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=lazerle%20pcb%20yap%C4%B1m%C4%B1

mgb: en önemlisi pcb den asetatı ayırırken olan kısımdır. PCB yi soğutmadan yaparsak devre çıkmaz, 2 dakika civarında bekledikten sonra asetatı hafif kaldırarak çıkartmalıyız. Zaten asetat kendi kendine çıkar siz sadece az bişey ucunu kaldıracaksınız. Böylece devre 100% olarak basılmış olur. Asite direkt atabilirsiniz. Elişi kağıdı yönteminde ise önce suya tutmak gerekiyor ve yolların arasında kağıtlar kalıyor ve el ile tek tek temizlemek gerekiyor. Bunda öyle değil tertemiz bir baskı ile direkt asite yallah :)

diğer ayrıntılar:
*baskı zemini düm düz olmalı mesela medefe den yapılmış a4 boyunda bir taban olabilir.
*Asetatı, pcb ye koymadan önce pcb yi ütü ile biraz ısıtın.
*Ütü çok sıcak olmasın, en yüksek derecenin bir düşüğü olsun. Ayrıca ütü buharsız olsun.
*Ütü ile asetat kağıdının arasında temiz bir a4 kağıdı koyun. Eğer herhangi bir yüzü yazılı ise ütünün tabanına bulaşır ve bunu kimse istemez değil mi?



işe yarayabilir: http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=bask%C4%B1%20devre
UYARI:
ne tuz ruhunu ne de perhidrolü bakır plaketin üzerine direk dökmeyin, ütüleyerek baskıladığınız tonerin çözünmesine sebep olabiliyor.
 çözeltiyi hazırladıktan sonra bakır plaketi içine bırakın. çözelti hazırlanmadan koymayın.

5 Ekim 2011 Çarşamba

EBÛ ZERR el GIFÂRÎ


Ilk müslümanlardan, sahâbî Ebû Zerr, Benû Gifâr kabilesine mensub olup dogum tarihi bilinmemektedir. H. 31 (M. 651/652) yilinda Mekke ile Medine arasinda bir yer olan er-Rebeze'de vefât etmistir.
Ebû Zerr (r.a)'in ismi ve babasinin adi hakkinda kaynaklarda çesitli isimler zikredIlmektedir. Bazi eserlerde isminin Cündüb b. Cenâde b. Seken, bazi eserlerde Seken b. Cenâde b. Kavs b. Bevaz b. Ömer olarak zikredIlmektedir. Bazi eserlerde ise Cündüb b. Cenâde b. Kays b. Beyaz b. Amr olarak zikredIlmektedir. Bu sonuncusunun daha dogru olmasi muhtemeldir. Zira annesinin künyesi Ümmü Cündüb'dür (Ibnü'l-Esir, Üsdül-Gâbe, Vl, 99-101).
Hz. Cündüb b. Cenâde'nin künyesi Ebu Zerr'dir. Islâm tarihinde isminden ziyade bu künyesi ile meshur olup bununla anIlmaktadir. Lâkabi ise Mesîhu'l-Islâm'dir. Bu lâkabi ona Hz. Muhammed (s.a.s) bizzat vermistir. Ebû Zerr el-Gifârî'nin kabilesi ve ailesi genellikle câhiliye devrinde yol kesmek, kervanlari soymak ve eskiyalik yapmakla taninirdi. Ebû Zerr, cesareti ve atilganligi ile o kadar büyük bir söhret yapmisti ki, ismini duyan, oldugu yerde korkudan titrerdi.
Genç yastaki Ebû Zerr hazretleri bir gün, birdenbire degiserek meslegini birakip haniflerden oldu. Islâm'in henüz zuhur etmedigi bir zamanda Allah yolunu tuttu. Öyle ki, etrafindakilere, "Allah'tan baskasina Ibâdet edIlmez. Putlara tapmayiniz, onlardan hiçbir sey Istemeyiniz!" demeye basladi. Böylece hak yolunu bulmus ve lebbeyk demisti. Bu husustaki ifadesine göre, müslüman olmadan üç yil evveline kadar kendine mahsus bir sekilde Allah'a Ibâdet ettigini ifade etmistir.
Ebû Zerr (r.a.), Islâm daha duyulmadan hakkin dâvetine cevap veren ve ruhen iman eden büyük sahâbîlerden biridir.
Ebû Zerr hazretlerinin Islâm ile müserref olmasi basli basina bir olaydir. Söyle ki: .
-Bir gün, Gifârogullari kabilesine mensub bir kisi, Mekke'den kendi kabilesine döndügünde dogru Ebû Zerr'e gitti ve Mekke'de bir zatin zuhur edip kendisinin peygamber oldugunu iddia ederek Insanlari yeni bir dine dâvet ettigini ve Cenâb-i Hakkin vahdâniyeti hakkinda halka talimatta bulundugunu haber verdi. Ve bu isi tahkik etmesini ilâve etti. Kabiledasinin vermis oldugu bilgileri dikkatle dinleyen Hz. Ebû Zerr, karsisindakinin sözleri bittikten sonra:
"Cenâb-i Hakka yemin ederim ki, bu zat, iyilikleri ögrenmeleri ve kötülüklerden sakinmalari için halka nasihatler yapmaktadir" dedi.
Bu konusmadan kIsa bir süre sonra Ebû Zerr Mekke'ye gitti. Bu sirada Hz. Muhammed'in Mekke'deki durumu çok kritik oldugundan, ashabi onu büyük bir titizlikle koruyor ve bulundugu yeri hiç kimseye açiklamiyorlardi. Ebû Zerr Hz. Peygamber'i kime sorduysa bir cevap alamadi. Çaresiz Kâbe'ye gitti. Zemzem suyundan içerek biraz rahatladi. Tekrar Hz. Peygamber'i aramaya çikti. Yine kimseden bir cevap alamadi. Bu arada tesadüfen karsisina çikan Hz. Ali'ye sordu ise de yine bir cevap alamadi. Birkaç gün böyle geçti.
Nihâyet kendisinin Rasûlullah'in nübüvvetini ve onu aradigi hususu Rasûlullah'a bildirilince önce sekli semâili ve durumu tetkik edildi. Sonra zararsiz bir kimse oldugu anlasilinca Hz. Ali vasitasiyla Hz. Peygamber'e götürüldü. Rasûlullah ile yaptigi kIsa bir konusma ve görüsmeden sonra kelime-i sehâdet getirerek Islâm'a girdi. Artik bu günden itibaren bütün kuvvet ve kudretiyle bütün ask ve sevkiyle, bütün cesaret ve secâatiyle Islâm'i yaymaya ve ögretmeye basladi. Ebû Zerr (r.a.) kardesi Uneys (veya Enis'in) de Islâm'a girmesini sagladi. Kabilesinde de Islâm'a dâvet faâliyetlerine giristi ve birçogu onun eliyle müslüman oldu. Hz. Peygamber'in Medine'ye hicretinden sonra meydana gelen Bedir, Uhud, Hendek ve diger gazvelere katildi. Tebük gazvesinde Islâm ordusu hazirlandigi zaman Ebû Zerr gecikmis; devesinin bitkinligine ragmen Rasûlullah'in ardindan yürüyerek Tebük seferine katIlmisti. Mekke fethi sirasinda kendi kabilesinin sancaktarligini yapmistir. Ebû Zerr (r.a.) tabiaten fakir, zâhid ve inzivâyi seven bir sahâbî idi. Dünyaya hiç deger vermezdi. Bundan dolayi Hz. Peygamber (s.a.s.) kendisine Mesîhu'l-Islâm lâkabini takmisti. Nitekim Ebû Zerr (r.a.), Rasûlullah'in irtihâlinden sonra bu lâkaba uygun olarak dünya ile alâkasini tamamen keserek inzivâya çekildi. Medine'nin bagi bahçesi onun için bir harabeden baska birsey degildi. Hele Hz. Ebû Bekir (r.a.) de vefât edince Ebû Zerr (r.a.) tamamen içine kapandi. Yüregindeki acilara tahammül edemez hale geldi. Medine'den ayrilip Sam'a yerlesti.
Hz. Osman (r.a.) devrinde fetih hareketleri oldukça genislemis ve bu yüzden fethedilen bölgelerin gelenekleri de Islâm'a etki etmeye baslamisti. Bunun neticesi olarak emirler, sâdelikten ayrilarak dünyevî bir yasantinin içerisine girmislerdi. Saraylar, köskler, konaklar yapIlmaya. Hizmetçiler tutularak isler onlara gördürülmeye baslanmisti. Rasûlullah'in, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer devrinin sâdeligi unutulmustu. Bu sâdeligi unutmayanlardan birisi de Ebû Zerr (r.a.) idi. O, sâde yasayisini sürdürmekte isrâr ediyordu. Mal ve servet biriktirme hirsi yoktu. Debdebeli bir hayat tarzini seçenlere gereken ikazlari yapiyor; bu durumun onlara kötülükten baska birsey vermeyecegini, bir gün bunlarin hesabinin sorulacagini söylüyordu. Ve sik sik delil olarak: "Altin ve gümüs depo edip Allah yolunda sarfetmeyenlere elim azabi müjdele..." meâlindeki âyeti okuyordu. Hz. Muâviye ve emirlerinin yasantilarini sürekli elestiriyordu. Bu yüzden Sam'da fesat çikardigi iddiasiyla Ebû Zerr (r.a.), Hz. Osman (r.a.)'a sikâyet edildi. Hz. Osman, Ebû Zerr'i Medine'ye çagirdi. Hz. Ebû Zerr Medine'ye geldikten sonra Hz. Osman'a, "Benim dünya malina ve dünya metama ihtiyacim yoktur!" diye haber gönderdi. Hz. Ebû Zerr'in Medine'ye gelisi halk üzerinde büyük bir tesir ve hayret icra etti. Fakat Ebû Zerr, Medine'de fazla kalmayarak Mekke civarinda bulunan Rebeze mevkiine giderek oraya yerlesti. Onun bu hareketini Hz. Osman da tasvib etti. Hz. Osman ona birkaç koyun ve bir deve verip bunlarla geçimini saglamasini söyledi.
Medine'de âsiler Hz. Osman aleyhine faâliyetlerde bulunduklari zaman Ebû Zerr'i bu ise karistirmak Istedilerse de bir kenara çekilip âsilere bu firsati vermedi. Ebû Zerr, Rebeze'de çok sIkintili günler geçirdi. Evi harab olmus, sirtinda elbise kalmamisti. Ailesi elbiseden bahsettikçe, o "bana elbise degil, kefen lâzim" diyordu. Nihâyet hastalandi. Ölecegini anlayan esi, kefeni dahi olmadigini söyleyerek ne yapacagini ve kendisini nasil defnedecegini hem düsünüyor ve hem de Ebû Zerr'e düsüncesini açikliyordu. O ise yattigi hasta yatagindan biraz dogrularak esine, üzülmemesini, Mekke tarafindan bir kâfile gelmedikçe ölmeyecegini, zira bu kâfile ile gelen bir gencin kendisine kefen getirecegini anlatip arada sirada hanimina "Bak bakalim, ufukta toz bulutu görüyor musun" diyordu.
Nihâyet H. 31 (M. 651-652) yilinda bir gün ufukta bir kervan gözüktü. Kervan konakladiktan kIsa bir süre sonra Hz. Ebû Zerr dâr-i bekâ'ya göçtü. Ensâr'dan bir genç gelip onu kefenledi ve cenaze namazini kildirarak Rebeze'ye defnetti (Hayreddin Zirikli, el-A'lâm, II, 140).
Uzun boylu, esmer, genis omuzlu ve saçlari beyazlasmis haliyle Hz. Ebû Zerr bir âbide gibi idi. Vefâtinda geriye harab bir ev ile üç koyun ve birkaç keçiden baska birsey birakmadi.
Ebû Zerr (r.a.), ashâb tarafindan "ilim deryasi" sifatiyla vasiflandirIlmisti. Çünkü bilgi edinmek için Hz. Peygamber'e sik sik sorular sorardi. 0man, ihsan, emir, nehy, iyilik ve kötülük hakkinda ne varsa hepsini Rasûlullah'a sorarak ögrenmisti. Her hareket ve isinde Resûl-i Ekrem'e tâbi oldugunu gösterirdi. Gayet kanaatkâr olup basit ve sâde yasardi. Âbid, zâhid idi. Hakki söylemekten çekinmez ve korkmaz idi. Ebû Musa el-Es'âri'yi ise yasayisindan dolayi çok severdi ve ona, "Sen, benim kardesimsin" derdi.
Ebû Zerr (r.a.), yaratilistan hak sever bir sahâbî idi. Ümmet arasinda meydana gelen fitne ve fesatlara karismaktan son derece sakinirdi. Hz. Osman'a muhâlif olmasina ragmen, etrafin sIkistirmasina mukâbil bitaraf kalmistir. Hz. Osman'a ve Hz. Muâviye'ye muhâlif olarak taninirdi. Fakat bütün bu muhâlefetlerine ragmen onlara karsi gelmedi. Kendisine arzu etmedigi birsey teklif edildigi zaman, zâhidlere mahsus bir edâ ile ve güler yüzle, hos sohbetligini de ileri sürerek reddederdi. Ebû Zerr, pek az sayida fetvâ vermistir. Zira bu hususta çok titiz davranirdi. Ancak hakli bir meselede halifeye karsi gelmekten çekinmezdi. Hz. Ebû Zerr'in oglu, sagliginda vefât etmisti. Geriye yalniz bir esi ve bir kizi kalmisti (M. Asim Köksal, Islâm Tarihi, Mekke Devri, s.177-180).
Kaynak: Samil Islam ansiklopedisi


http://www.enfal.de/ecdad55.htm
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=hayata+dair+i%C3%A7+burkan+detaylar&kw=&a=&all=&v=&fd=&td=&au=&g=&p=1

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=enel+hak&kw=&a=&all=&v=&fd=&td=&au=&g=&p=4#

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=ki%C5%9Fisel+geli%C5%9Fim+kitaplar%C4%B1&nr=y&pt=kisisel+gelisim+kitaplari#

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=fenafillah

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=bug%C3%BCn+allah+i%C3%A7in+ne+yapt%C4%B1n&nr=y&pt=bugun+allah+icin+ne+yaptin

sedaelektronik

http://www.sedaelektronik.com/index.php?route=information/contact

kablolar

cat5 kablo: http://www.teknolojikurdu.com/default.asp?git=8&altkategori=29064
kablo sıkma pensesi: http://www.teknolojikurdu.com/default.asp?git=9&urun=352326#.
cd zarfı: http://www.teknolojikurdu.com/default.asp?git=9&urun=351963


cat5 kablo: http://www.hepsiburada.com/Liste/ProductDetails.aspx?categoryid=505&productid=bs000114
kablo sıkma pensesi:
http://www.hepsiburada.com/Liste/codegen-rj45-rj11-rj12-kablo-sikma-pensesi/ProductDetails.aspx?productId=bs000111&categoryId=105304
rj45 konnektör:
http://www.hepsiburada.com/Liste/ProductDetails.aspx?categoryid=105304&productid=bs00195
http://www.hepsiburada.com/Liste/ProductDetails.aspx?categoryid=105304&productid=bs00048




http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=752702#ara
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=761726#ara
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=754045#ara
usb: http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=761799#ara
USB Uzatma 1.5 metre: http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=761800#ara
USB Uzatma 3 metre: http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=761801#ara
4 Portlu USB Dağıtıcı: http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=761802#ara
Power Topraklı Kablo: http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=751458#ara

RJ 45 - 50 Adetlik Paket: 
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=750526&kategori=1#ara
rj45 pcb tipi:
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=751025&kategori=1#ara
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=753853&kategori=1#ara

ethernet kablosu:
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=761029&kategori=564#ara

ethernet kablo test cihazı:
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=761885&kategori=451#ara

krokodil kablo: http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=750152&kategori=13#ara

her renkte çok damarlı kablolar:
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=753238&kategori=565#ara
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=753239&kategori=565#ara
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=753240&kategori=565#ara
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=753241&kategori=565#ara
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=753242&kategori=565#ara
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=753243&kategori=565#ara
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=753244&kategori=565#ara

100metrelik toplar halinde çok damarlı kablolar
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=754215&kategori=565#ara
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=754216&kategori=565#ara
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=754217&kategori=565#ara

kablo tutacağı:
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=753557&kategori=66#ara
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=753558&kategori=66#ara
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=753559&kategori=66#ara

Yassı Kablo Konnektörü 10 Pin Dişi
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=750639&kategori=571#ara
Yassı Kablo Konnektörü 10 Pin erkek(PCB)
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=750640&kategori=571#ara

Kablo Tutucu Kare:
http://www.bluemavi.com/vitrin/tablo_new.asp?adet=1&kitap_id=754585&kategori=66#ara

3 Ekim 2011 Pazartesi

http://www.elektrobilim.org/forum/oneriler/1868-cift-tarafli-pcb.html

165gr parlak kuşenin üstüne tanımam 10krş hemde 
--
165 gr kuşe kağıt olarak matbaacıların kullandıgı ve takvim bastıkları kağıtlar işe yarıyor. 


çift taraflı pcb:
http://www.picproje.org/index.php?topic=9428.0


http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=bask%C4%B1%20devre

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=via

iyi bir pcb nasıl çizilir: http://www.picproje.org/index.php?topic=33207.0

http://www.ee.hacettepe.edu.tr/?lang=t&link=101500&sublink=700
areste kutuphaneye yeni elemanlar oluşturma ve ekleme
http://www.elektrobilim.org/forum/proteus-ares-isis/4832-ares-ayar.html

çok uygun fiyata pcb

http://www.picproje.org/index.php/topic,35523.30.html
http://www.metaspcb.com/news.php
 SAKIP SABANCI'DAN ALTIN ÖĞÜTLER

Hedefinizi belirleyin!
Zikzak yapmayın!
Güçlük ile başarısızlığı birbirinden ayırın!
Cepheyi daraltın, dar cepheden hücuma geçin!
Geçmişe bağlanmayın, ancak ders alın!
Ustanın yanında çırak olun, işi öğrenin!
Tek adam olma devrini kapatın!
Şov yapmayın!
Başarıya ulaşanları inceleyin!
Kendi çalışacağınız takımı kurun!
Çekirdek kadroyu kaçırmayın!
Başarıyı para ile mükâfatlandırın!
Adam yetiştirin ve takımınızı koruyun!
Masada oturan yönetici olmayın!
Ayran gönüllü olmayın!
Takım arkadaşlarınıza saygı duyun!
Çağdaş imkânlardan yararlanın!
Bilgili olun, bilgi değişimini izleyin!
En iyilerle çalışın!
Ucuz adam olmayın!
Ailenizle işinizi ayırmayı aslâ ihmal etmeyin!
Kendi başınıza filizlenin!
Yaşınızı işinize bulaştırmayın!
Risk almaktan korkmayın!
İşinize politika karıştırmayın!
Devletle ticaret yapmayın!
Başarıyı paylaşmayı bilin!
Verginizi ödeyin!
Topluma karşı saygılı olun!
Adınızı temiz tutun!
Daima güvenilir olun!
Dünyada yalnız siz yoksunuz, başkaları da var!
Yağcı olmayın, yağcılardan uzak durun!
Hırçın olmayın!
Başarıyı üstün güç olarak kullanmayın!
Dinlenmeyi bilin!
Küçük çevrenin içine kendinizi mahkûm etmeyin!
Rakiplerinizle dost olun!
Farklı fikirleri ve kişileri dinleyin!
Başarınızı, paranızı ve şöhretinizi taşımayı bilin!
Başkalarını dinlemeyi bilin!
Ayağınızı yorganınıza göre uzatın!
Birçok işi aynı anda yapmayın!
Özgün olun!
Geçmişle vedalaşın!
Yaşayarak ölün, yaşamadan ölmeyin!
Bir numara olun!
Değişen şartlara uyun!
Arkanızda eser bırakmak için mücadele edin!

(10.6.1999) basından
Belki de Tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışmanı, onu tanıdığında minnettar olman için istedi.

http://www.sonaltinfiyatlari.com/altin-grafikleri.html

Son 3 Yıllık Altın Fiyatları Grafiği

KENDİNİ SABRETMEYE AYIŞTIR! "Tembellik bazen sabırla karıştırılır."Benjamin Franklin

Süreçler zorluklara gebedir. Başarılı olma yolunda ise zorluklar parantezinde haksızlıklar, yıldırmalar, yalnızlıklar, depresyonlar, motivasyon kaybı gibi bir çok engelle karşılaşmak kaçınılmazdır. Bazı engeller sırf bir şeylere engel olmak için vardır, bazıları kurallar veya şartlar gereği. Ama engeller aşılmak için vardır. Önünüzdeki engellerin aşılabilir olduğunu anladıktan sonra bunu bir anda yapamayacaksanız bu engeli aşmak için bir eylem planı yapmalısınız. Planınızı uygularken, hiç hesapta olmayan bu engelin ortaya çıkışma sıkılsanız da, sabırla bu engeli bertaraf edebi lirsiniz. Bir işin sonuçlanacağına inanmazsanız sabretmenin bir manası yoktur. Kuru kuruya sabretmek, sonunda ne olacağını bilmeden sabretmek mümkün değildir, bunlar, isteksizlik veya tembelliktir. Sabretmek öğrenilmelidir çünkü sabır, "Sonunda bir şeylerin kazanılacağına" dair inançtır. Hamile kadının bir amacı vardır, amacı için acele etmeden, hızlı hareketler yapmadan, sabırla, yılmadan dayanır ve dünyaya "can" getirir. Siz de kendi hayallerinizi gerçekleştirecek, kendinizi yaratacaksınız.

SABRETMEYİ BİLMENİZ GEREKİYOR. SABRETMEKTE ZORLANIRSAN AKLINDA OLSUN:
    • Üretimin en önemli kurallarmdan biri sabırdır.
    • Doğru şey için doğru zamanı bekleyebilmek erdemdir.
    • Doğaya bak: erkek penguenlerin yumurtaları koruyuşunu, örümceğin avını bekleyişini, yumurtalarını bırakmak için her yıl binlerce kilometre kateden kaplumbağanın sabrını öğren.
    • İnsanlara karşı sabırlı olmaya çalış. Onlardan senin gibi olmalarını bekleme.
    • Sabrettikçe kazanacağını, sabrettikçe sabırlı olma eşiğini daha yukarı taşıyacağını düşün.
    • Sabrı öğrenmek de sabır işidir.
    • Unutma, hiçbir imparatorluk bir günde kurulmadı.

2 Ekim 2011 Pazar

silikon vadisi

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=silikon+vadisi&kw=&a=&all=&v=&fd=&td=&au=&g=&p=3#

kuzey kaliforniya'da san francisco'nun guneyindedir..

slikon ismi, bolgedeki semiconductorsrketlerinin yogunlugundan gelir. vadi isminin kaynagi, bolgedeki santa clara vadisidir. palo altomenlo park,san josemountain viewsunnyvale sehirleri vadiyi olusturur.

adobeapplegoogleyahoo, ebayfacebookoraclehp ve intel'in merkezleri buradadir. microsoft'un merkezi ise enteresan bir sekilde redmond'dadir (bkz: seattle)



------


yaklasik 9 yil icinde yasadiktan sonra, icinden san francisco korfezine ulasilabildigini ogrendigim bolge. palo alto'da embarcadero yolunun sonunda bir doga koruma merkezi var ve buradan korfeze ulasilabiliyor. evet, bu nufus yogunlugunun oldukca fazla oldugu bolgenin denize kiyisi var ama deniz kiyisindaki batakliklari koruma adina kiyida hemen hic bir yapilanma yok. bize inanilmaz geldi, hemen kiyida bir kofteci acma, arsa kapatma planlari yaptik.
daha sonra yaptigim arastirmada eskiden milpitas, alviso dolaylarinda da bir liman oldugunu ogrendim. silikon vadisinde bir kordon boyu yapilabilirdi, muhendisler aksamlari korfez kiyisinda gezmeye cikabilirdi, cigdem citletebilirdi. vapura binip san francisco'ya gidebilirdi.
ama cevreci insanlarin oylari ile, batakliklar ve buralarda yasayan kus turlerinin korunmasi daha onemli gorulmus. kus gozlemciler ellerinde durbunleri ile bataklik cevrelerinde geziyorlar, resim cekiyorlardi.