31 Ocak 2014 Cuma

http://www.kigem.com/patrondan-zam-istemenin-incelikleri.html

tek sayfada değişir bütün işler

diğer siteler: http://expo.getbootstrap.com/

sevdiklerim:
http://www.exosource.com/en/
http://todaymade.com/
http://www.bsstc.com.au/
http://wildphotos.org.uk/
http://smartdesignworldwide.com/

üst menüsü güzelmiş: http://www.infinum.co/
sing-up kısmı güzel, üstten pencere iniyor: https://www.easel.io/

bootstrap için güzel bir tutorial

http://webdesign.tutsplus.com/tutorials/complete-websites/twitter-bootstrap-101-the-grid/

bootstrap ile otomatik tamamlama

http://twitter.github.io/typeahead.js/examples/
http://getbootstrap.com/2.3.2/javascript.html#typeahead

30 Ocak 2014 Perşembe

the animatrix

http://www.sinemalar.com/film/33519/the-animatrix

fenafillah ve cezbe

http://tr.wikipedia.org/wiki/Fenafillah
http://tr.wikipedia.org/wiki/Cezbe


https://eksisozluk.com/cezbe--186997
"sözlükte "çekmek" anlamına gelen cezbe, tasavvufta, allah'ın kulu kendine çekmesi ve yüce huzuruna yükseltmesi demektir. cezbe allah'ın sevdiği kulunun kalbinden perdeyi kaldırması ve gayreti olmadan onu manevî makamlara çıkarmasıdır. cezbe, kulda istikâmet ve ibadet arzusu doğurarak ona belâ ve musibetlere dayanma gücü kazandırır. kul cezbe sırasında allah'ın dışında her şeyi unutarak kendinden geçer ve kulluğundan habersiz hale gelir, vecd ve istiğrak haline girer. zikir, sohbet ve semâ toplantılarında kalbine doğan şeylere dayanamıyarak kendinden geçen, gayri ihtiyarî sıçrayıp bağıran kimselerin davranışlarına da cezbe denilmektedir. (m.c.)"

kaynak: dini kavramlar sözlüğü.


https://eksisozluk.com/fenafillah--141429

tasavvufta kişinin kendi varlığını allah'ın varlığında eritip yokluğa, hiçliğe erişmesi makamıdır. bu makama ulaşan kişi velidir. fakat mürşid olabilmek için beka billah mertebesine ulaşmak şarttır.

29 Ocak 2014 Çarşamba

Breadcrumb (navigation)

http://en.wikipedia.org/wiki/Breadcrumb_%28navigation%29

http://www.smashingmagazine.com/2009/03/17/breadcrumbs-in-web-design-examples-and-best-practices-2/

http://www.seohocasi.com/wordpress-breadcrumb-navigasyonu/

https://www.google.com.tr/search?q=breadcrumb&lr=lang_tr&client=firefox-a&hs=tSt&sa=X&rls=org.mozilla:tr:official&channel=rcs&tbs=lr:lang_1tr&tbm=isch&tbo=u&source=univ&ei=eh_pUpPtCNCKyQO5voCIBQ&ved=0CEgQsAQ&biw=1280&bih=697


28 Ocak 2014 Salı

esensoy [28|Oca 05:09 ÖS]:meftun, karaköy bhm elektronik, 12V 1A 3 TL den alıyorum, yalnız gerçekten 1A verir mi bilmiyorum

Kablosuz oda termostatı yaptım

Kombi'nin elektriğini kesmeyeceksiniz.
kombinin elektrik giriş klemensinin yanında bir klemens daha var, normalde köprü atılmış (kısadevre)
köürüyü söküp, kontrol devresinin rölesine bağlıyorsunuz.
Termostatı da yüksek bir değere ayarlıyorsunuz. Gerisini kontrol devresi hallediyor.

Bizim kombide bu şekilde...

http://www.picproje.org/index.php/topic,43881.msg385888/topicseen.html#msg385888

26 Ocak 2014 Pazar

delikanliliga tereyagi surmemek

Zaten cogu template sistemi yazicisi bir noktadan sonra arkadas biz delimiyiz deyip isi birakmistir. Smarty de iste delikanliliga tereyagi surmemek icin dukkani kapatmiyor.

jsp

zamaninda iyi guzel; ortam ho$, i$iklandirmasi filan iyi demi$tik de bu hata mesajlari nedir usta? adam bir hata veriyor sanirsin amel defterindeki gunahlari konsola yaziyor. sayfayi a$agi indir indir bitmiyor. bir diger kotu yani da birakin yaratilan her jsp dosyasini ya da class'i, icinde iki satiri degi$tirsen server'i ba$tan hadi bismiii edalariyla ba$latmak gerekiyor. onun di$inda pek bir yamugu yok gibi ilk gorunurde, tabi yava$ligi konusunda herkesin hemfikir olmasini du$unurek ondan bahsetmiyorum bile.
https://eksisozluk.com/jsp--68475?p=2
Herkes bilir ki bir yazılım projesi asla bitmez. Ürün sahibi her zaman yeni isteklerde bulunur. Bunlara yazılımcı her zaman itiraz/küfür eder. Yinede seve seve yapmak zorunda kalır.

25 Ocak 2014 Cumartesi

:D komik

https://eksisozluk.com/klasor-sifrelemek--3663936

yıl olmuş 2013 hala windows denen işletim sistemlerinde böyle bir özellik yok. hadi 2 harddisk olduğunda birini şifreleyebiliyorduk hem de gizleyebiliyorduk böylece yok gibi gözüküyordu da tek harddiskli bilgisayarda ben ne yapacağım.

işin özeti nereye porno koyacağımlan.

çok bilmiş eks maykrosoftiiii demiş ki zaten bilgisayar açılırken sizden şifre soruyor senini olduğunu anlıyor bu şekilde güvenli oluyor siz fakirler 100 kişi bir bilgisayar kullandığı için bunu bilmiyor.

hayır alakası yok kardeşim. bilgisayar sadece benim ama bazen insan başından kalkıyor ya da biri gelip bir şey için kullanmak istiyor siktir mi çekelim. istediğin kadar dipte yerlere sakla küçük bir aramada çıkıyor o pornolar. çalışma masasının çekmecesinde 1 ton porno dergi saklamak gibi. özelini karıştırmak istemeyen senin çekmecelerini kurcalamaz ama bulmak isteyen şak diye bulur rezil olursun. ama o çekmecede kilit olsa babayı alır o meraklı ibneler.

şimdi folder lock programı yüklesem resmen porno klasörü diye bağırmış olacağım. ne yapsak olmuyor. ak senin microsoft.

güzel bir bulut sistemi

copy.com
-----
yorumlar:
https://eksisozluk.com/copy--51344?p=6
gerçekten barracuda çok güzel bir iş çıkarmış.

box ve dropbox tan çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim.

google drive veya skydrive ise işletim sistemine entegre depolar olduğundan oraya girmiyorum.

fakat bu kadar çok alternatif - ekonomik planlar - ücretsiz servisin 50 gb ye yakın yer verebiliyor olması
(3-5 geek davet edin işte sizin kafadan) mükemmel.

ayrıca bu -fair usage- olayı da harika düşünülmüş.

20gb alanınız var diyelim. 5x4gb olarak 5 farklı kişiye dağıtabiliyorsunuz.

tabi buradaki dağıtım size kalmış ama sınır -free usage- olarak 5 kişi ile sınırlı.

desktop uygulamasını (windows için) başarılı buldum diyebilirim.

ios için ise zaten söylenecek pek bişey yok. zira tam olması gerektiği gibi.
kolaj, daha önce var olan eser, nesne ya da iletilerden belli sayıda unsuru alarak yeniden sanatçı duyarlılığı ile kullanma yöntemidir.

18 Ocak 2014 Cumartesi

16 Ocak 2014 Perşembe

bilgisayar

klavye 26,14 TL :: http://www.casperstore.net/?urun-1592-casper-k1900-usb-multimedya-klavye
ekran 270 TL : https://www.vatanbilgisayar.com/Monit%C3%B6r/aoc-e2270swn-215-e2270swn-genis-ekran-led-monitor/productdetails.aspx?I_ID=71025

ftd232rl

datasheet: http://www.ftdichip.com/Support/Documents/DataSheets/ICs/DS_FT232R.pdf

3 dolar: http://dx.com/p/pl2303hx-usb-to-ttl-converter-module-149859#.Utf0qLSuoSl

6dolar: http://www.ebay.com/itm/3-3V-5-5V-FT232RL-FTDI-USB-to-TTL-Serial-Adapter-Module-for-Arduino-Mini-Port-/200964708702?pt=LH_DefaultDomain_0&hash=item2eca6e195e

8,5dolar: http://dx.com/p/ft232rl-usb-to-serial-232-ttl-adapter-module-for-funduino-blue-3-3-5v-206995#.UtfIxLSuoSl

FTDI FT232RL, dahili LDO 3.3V regülatör ile ilgili problem

http://www.picproje.org/index.php?topic=33228.0

ft232rl(ftdi) bağlantı problemi

http://www.picproje.org/index.php/topic,36048.15.html

FT232R Takılma Problemi

http://www.picproje.org/index.php/topic,41593.0.html


Benzer bir çip microchipte yapmış: mcp2200

lamba role projesi

http://www.engineering.com/ElectronicsDesign/ElectronicsDesignArticles/ArticleID/5690/A-Smart-LED-Bulb.aspx

11 Ocak 2014 Cumartesi

İmamları, şeyhleri kötülüyor.
Sebep olarak, bir kaç sahtekar pisliğin yaptıklarını gösteriyorlar.
İmam diye gezinen sapık bir adam, bir kadına tecavüz etti diye bütün hocaları kötü göstermeye çalışıyorlar.

Soruyorum onlara, öğrencisine tecavüz eden öğretmen yok mu?
Bir kaç tane dengesiz pislik böyle birşey yaptı diye, bütün öğretmenlere aynı gözle bakabilir misin?

bir kız 1000 kişiyi ister bir kişiyi alamaz

"oğlum bak, bir kızı bin kişi ister dokuz yüz doksan dokuz kişi alamaz. sen o dokuz yüz doksan dokuz kişinin parçasısın. yalnız değilsin. kocaman bir güruhun parçasısın."
https://eksisozluk.com/bir-kizi-1000-kisi-ister-999-kisi-alamaz--3716070?p=1
-------

bkn: bardağın boş tarafını içmek

fontlar ve tablolar ve kod fontları güzel

http://www.baskent.edu.tr/~tkaracay/etudio/ders/prg/java/ch05/numericalDataTypes.htm

blog teması güzel

http://www.synergyistanbul.com/swot-analizi-ornekleri/#.UtFdUbSuoSk

bu siteninde üst kısmındaki menü kısmı güzel: http://www.myhalici.com/
Çalışma masamın sadece adı çalışma masası. Sağdan baksam bir yemek masası, soldan baksam bir bilgisayar masası, önden baksam belediye çöplüğü.

10 Ocak 2014 Cuma

M25P80

8Mbit Serial Flash memory M25P80:

 yaklaşık 1 dolar
http://www.digikey.com/product-detail/en/M25P80-VMW6TG/M25P80-VMW6TGCT-ND/1889063

nerden keşfettim: http://www.libstock.com/projects/view/338/mikromedia-for-stm32-m4-examples

1.46 euro: http://tr.farnell.com/micron/m25p80-vmp6g/flash-serial-paged-8mb-smd-25p80/dp/1099669
3.76 euro: http://tr.farnell.com/micron/m25p80-vmw6g/ic-flash-serial-8mb-25p80-wsoic8/dp/1224415
90 tanesi 70 euro: http://tr.farnell.com/micron/m25p80-vmw6g/ic-flash-serial-8mb-25p80-tube90/dp/1661753

9 Ocak 2014 Perşembe

roketsan

aynı anda; mevcut bütün tankların zırhını delebileceğini idda ettikleri umtas anti tank füzesi ve mevcut anti tank silahlarına en iyi dayanımı göstereceğini idda ettikleri altay tankının zırhını üreten kuruluş.
Bir, sıfırdan iyidir.
Evrim teorisini savunanlara söylüyorum madem insan maymundan gelmeyse neden halen dünyada maymunlar var neden değişimini sürdüren yarı insan yarı maymuna rastlanmadı şimdiye kadar hiç bunları düşündünüz mü
-----
Onlar atalarının hayvan olduğunu düşünüyor olabilir hayvanliklarinin sebebini buna bağlamaya çalışıyorlardir belkide, bizim atamiz adem a.s soyumuz insandır tesadüf eseri değil Rahman ın eseriyiz...
biz sıramızın gelmesini çok bekledik.
anası babası karışmıyorsa abisine b.k yemek düşer.

Komik :D

elinizi kolunuzu gözüne soksanız da sizi görmeyen bu insan daha sonra otoriter olma hevesine düştüğü bir vakit gelir sizi bulur:
-aaa haraise bak bu yasak, ben size iyilik olsun diye diyorum ama, başınıza bela açmayın hede hödö...
-yok yok iyi ki dedin, çok sağol.
içses: işine geldi mi radar gibi buluyor mübarek. amk ben senin.
http://www.uludagsozluk.com/k/silik-bir-tip-olmak/

-----------
umut sarıkaya'nın benim de söyleyeceklerim var adlı köşesinden bir denemede bahsedilen karakter.

--- spoiler ---

silik biriyim ben.sesim zaten pek çıkmaz.hani bazen çok uzun sure sustuktan sonra biri bir şey sorunca cevap verirken, ses tonumuzu ayarlayamayız, sesimiz osuruk gibi çıkar ya işte ben o ses tonunda konuşurum.anlattıklarım çok da matah şeyler değildir ama anlatmak isterim.tam anlatmaya başlayıp 'iyi gidiyorsun oğlum, hadi şu son cümleyi de bağlarsan, aklını alacaksın onun' diye düşünürken, karşımdaki 'abi biraz yüksek sesle konuş, ne diyorsun anlamıyorum' der.orospu çocuğu nasıl da büyük bir rahatlıkla söyler bunu.başlarım en baştan 'abi diyorum ki...' diye anlatmaya.o kadar silik bir insanım ki kurduğum cümlelerde bile doğru düzgün özne yoktur.özne ortaya çıkmaz, özne bile kaçıp saklanır, gizli öznedir.dolaylı tümleçle, zarf tümleciyle kur cümleyi, anlat anlatabilirsen derdini.dün bütün olanlara rağmen bengü 'ye onu çok sevdiğimi söylemeye gittim.kim gitti?ben gittim(g.öben).yarrağımı gittim! bugün bir minibüste bile şoför 'birader sen geç, buraya otur da yer açılsın' diyerek para kutusunun yanına, minibüstekilere karşı seni oturttuğu zaman zor duruma düşüyorsun, insanların yüzüne bakamıyorsun, bengü 'nun suratına nasıl bakacaksın.

yalnız sesim değil, tipim de siliktir. normal adamım.bana benzeyen binlerce insan var sokakta...hiç dikkat çekici bir suratım yok. 'sokaktan adam geçti bir tane' deriz ya, özelliksiz adam, başında herhangi bir sıfatı olmayan adam, işte ben oyum. dümdüz adam! bu özelliksiz suratımın işe yaradığı da oldu tabi.okul hayatımda ve askerlikte çok rahat ettim.hiç hoca ve ya komutan bana kafayı takmadı.nasıl taksınlar ki ismi bile ezberlenmeyen, hiç ismiyle hitap etmedikleri, en fazla 'evladım' ve ya 'oğlum' diye çağırdıkları, hayatlarında hiç iz bırakmadan gelip geçen biriyle kim, niye uğraşsın ki...

tamam, biraz abarttım. itiraf ediyorum, bir ara, üniversitedeyken gerçekten ortamın merkezi olmuştum.merkezdeki kişi bendim. hem de iki güzel kızla bardaydık. kulaklarımla duydum, benden bahsediyorlardı, orijin bendim. 'şu çocuk seni kesiyor' diye arkadaşına gösterdi biri, kestiğim kız ise 'hangisi' diye sordu. 'şu gözlüklünün arkasındaki' dedi.kestiğim gülümsedi. üniversitedeyken gözlük takardım, artık lens takıyorum, temiz tutarsan valla büyük kolaylık... elveda eski kestiğim.

silik, utangaç ve iki kelimeyi yan yana getiremeyen biri olduğunda insan, dahi filan olmayı bekliyor ama bende o da yok. çok susup, sabit gözlerle bir nesneye bakınca biri görse 'kim bilir içinde ne fırtınalar kopuyordur, ne savaşlar veriyordur, zihinde ne kaleler yıkıp, ne devletler kuruyordur' diye düşünür ama bende vallahi o da yok.neye bakıyorsam onu düşünüyorum. mesela ekmeğe mi bakıyorum 'ekmek' yazıyor düşünce balonumda.silik olmam dahi ve ya duygusal olmam anlamına gelmez.bana benzeyen birinden hoşlanacağım anlamına ise hiç gelmez. aksine nefret ederim benim gibi silik insanlardan, fellik fellik kaçarım.onlarla gezmek, tanışmak, içki içmek, dertleşmek istemem.hatta kendi halime tipime bakmadan aşağılarım onları, 'mih mih mih' diye gülerken o, 'acaba ben de mi böyle gülüyorum' diye düşünerek, tiksinirim gülüşünden.kendim gibi bir insan daha niye isteyeyim ki.

aşık olduğum zaman çok güzel kızlara aşık olurum. 'niye aşık oldun?', 'çünkü çok güzel' işte bu kadar basit.

yakışıklı ne acayip di mi? ben de yürüyorum, o da yürüyor.ağzı var yemek yiyor, eli filan da var, aynı benim gibi. düşününce totalde aynıyız. ama o yakışıklı. birşey yapmasına gerek yok, dursa yeter.ağzını açtığı zaman herkes onu dinler, saçmalama kredisi sonsuzdur. senin bir tip yakışan saçın vardır, onun hepsidir.kazıt o saçını senin çıksın topatan kavunu gibi kafan ortaya, o ise yine yakışıklı.bir de bu durumun farkında değil gibi orospu çocuğu, ben ise hayatım boyunca bir jöleden çok şey bekledim.turistin mavi gözlü sarışın çocuğunu sevdiğimiz gibi, 32 yaşında olmamıza bakmadan 4 yaşındaki çocuğun etrafına toplanmamız, onu güldürmeye çalışmamız gibi severiz, utanmasak elimizi çocuğun omzuna atıp, 'ben ulrih'leyim siz hepinizsiniz var mısınız lan maça' dememiz gibi ucundan eklenmeye çalışırız yakışıklıya.okurlar biz sıramızın gelmesini çok bekledik.ve ne olduysa oldu devran dondu, rüzgar bizden tarafa esmeye başladı.haber geldi, 'samimiyet' bayrakları açılmış toplumda.samimi olmak prim ediyor dediler... sorduk; 'nasıl yani? sadece samimi olmak yetiyor mu?' 'evet abi. ne olursa olsun samimi olsun deniyor ortamlarda.cahil de olsan, aptal da olsan... yahu konuşturmayın adamı işte! samimice itiraf etmek yetiyor işte, anında prim yapıyor.' dendi. çıktık yuvalarımızdan. zaman artık bizim zamanımızdı, beklediğimiz gün gelmişti.en önden ben koştum.anlattım başımdan geçenleri, aptallıklarımı. bence etkileyici bir üslupla sunulmuş, içi de komik şapşallıklar barındıran hikâyelerdi. bir iki etkilenme olunca, bir tane daha anlattım. 'sevimli şapşal şey' damarımı iyice eşeledim, anlattıkça anlattım.en mahremlerine kadar, altıma sıçmalı anılara kadar bir bir anlattım.baktım hafiften bir tiksiniliyor rotayı ebeveynlere 31de yakalanmalı anılarıma cevirdim.büsbütün iğrenildi.yakışıklı arkadaşım efe ise birkaç 'sosyal beceriksizlik' anısını anlatıp, 'inanmıyorum efe.çok sevimliymişsin' nidaları eşliğinde bu samimiyet rüzgârından çok güzel ekmek yedi. efe sayesinde tanıştığım kızlarla bağlantım ise ileriye yönelik beklentiler içerisinde sürdü.efe'nin eski takıldığı kızlardan biri bengü 'yle bir gün beşiktaş’ta karşılaştık.nasıl olduysa beni tanıdı.ne istiyordu bu bengü benden, sadece güzel olması bile ona aşık olmama sebepken bir de benim farkımda olması... yoluna mı atayım kendimi, yoksa şaki olup dağa mı çıkayım, bunu mu istiyor benden? 'sen efe'nin arkadaşısın di mi?' dedi. başımı sallayarak onayladım. 'efe anlatmıştır biz ayrıldık onla' dedi. 'vay be ben evde oturup kalemle mandalina liflerini tırnaklarımdan sökerken insanlar neler yaşamış.' diye içimden geçirdim ve acı acı gülümsedim. efeyi hala çok sevdiğini filan söyledi. 'ulan efe'yi dedem de sever, yakışıklı, zengin çocuk, beni sevsene.' demek istedim, diyemedim.gözleri dolmuştu, benimkiler de doldu.sonra toparlanmaya çalışarak her şeye rağmen gülümsedi. 'neyse saçmalıyorum işte. boşver beni. sen ne yapıyorsun? yürüyelim mi işin yoksa?' dedi.yürüdük. 'sen hep susuyorsun. anlatsana kendini' dedi.boşver manasında başımı salladım.gerçekten de anlatacak bir şey aklıma gelmiyordu.'ama gerçekten merak ediyorum. her insanın bir hikayesi vardır' dedi. karşılaşmadan önce 'ağzıma bakalım şu çubuk krakeri enlemesine sokabilecek miyim' diye bir deney yapıyordum ve karşılaştığımdan beri ağzımda enlemesine duruyordu o kraker.önce onu yedim. sonra bütün gücümü toplayıp, bütün samimiyetimle 'göğüslerin çok güzelmiş' dedim.

--- spoiler ---

kaynak: benim de söyleyeceklerim var 2
alıntı: uykusuzdergi
değişmeniz için eski alışkanlıklarınızı yok etmeniz gerekir,
çünkü ölmeden yeniden doğamazsınız.
karşılaştığınız sorunları o sorunları yarattığınız düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz
siz bungee jumpingle pötibörü çaya bandıktan sonra düşürmeden ağza götürme heyecanını yaşayabileceğinizi mi sanıyorsunuz?

8 Ocak 2014 Çarşamba

Matematik, olmayan şeyin, yokluğunun ispatlanamayacağını da söylüyor.
http://www.picproje.org/index.php/topic,44927.30.html
@katana hocam biraz değinmiş ama sadece elektronik değil hayatın her alanı için çok ama çok lazım..

Zaten ciddi anlamda katkıları olmuş bilim adamlarına da bakarsanız hepsinin matematiğinin çok ama çok sağlam olduğunu görürsünüz.. Mesela bir kaç örnek vereyim;

Bilgisayarcılar için çok önemli; "The Art of Computer Programming" serisinin yazarı Donald Knuth ( http://tr.wikipedia.org/wiki/Donald_Knuth ) ilk önce fizikçi olmaya karar veriyor, daha sonra matematikte karar kılıyor.. Sonradan da bilgisayar bilimlerine..

Kalman filtresinin babası; Rudolf Emil Kalman ( http://en.wikipedia.org/wiki/Rudolf_E._K%C3%A1lm%C3%A1n ) Matematiksel Sistem Teorisyeni ve aynı zamanda Elektrik Mühendisi..

Adını anmadan geçemeyeceğimiz John von Neumann da bir örnek ( http://tr.wikipedia.org/wiki/John_von_Neumann ), ENIAC ı 1945 de tamamlayan adam.. Bir de MANIAC diye bir alet yapmış (Matematiksel Analizci, Nümerik Integralci ve Computer) ( bunu da sırf komik olsun diye alıntıladım ) ..   Neumann Mimarisi ( http://tr.wikipedia.org/wiki/Neumann_Mimarisi )

Edsger Wybe Dijkstra ( http://tr.wikipedia.org/wiki/Edsger_Dijkstra ), matematikçi ve bilgisayarcı, semaforu icad eden "critical section" ı tanımlayan adam.. bir de çok önemli shortest path algoritması var tabi.. ( http://en.wikipedia.org/wiki/Dijkstra's_algorithm )

Tesla yı da eklemek lazım buna, kendi ifadesi ile kafasına hesaplarını yapıp emin olmadığı hiç birşeyi laboratuvarında denememiş.. Hatta bu konuda Edison a göndermeleri de var..

içlerinden matematik bilmeyen bir Edison var zaten..

örnekler çoğaltılabilir tabi ama, tarihte bilim ve teknoloji adına önemli izler bırakmış insanların hepsinin de matematiği çok ama çok iyi..

http://www.picproje.org/index.php/topic,44927.0.html

7 Ocak 2014 Salı

http://esmayazilim.blogspot.com/2012/02/if-mi-case-mi.html
http://www.cyber-warrior.org/dokuman/Default.Asp?Data_id=4520
Hiç dikkatini çektimi terminatör 1 de terminatörün gözünden baktığında
BCF 0x00
BSF
MOV
vs... komutları yazıyor

filmin ikincisinde ise ;
terminatör işi aşmış artık C programlama kullanıyor :D
printf
scanf
include
falan :D

6 Ocak 2014 Pazartesi

bilgisayarla ve elektronikle ilgili tavsiye film

http://yazilimsozluk.com/film-tavsiye-edin
http://www.picproje.org/index.php/topic,48966.msg382520/topicseen.html#msg382520
çünkü herkes evlenmeden önce kötü yönlerini saklar sadece güzel huylarını sergiler. evlilikten sonra ise reklamlar bitmiştir ve gerçek ürün ile karşı karşıyayızdır.

3 Ocak 2014 Cuma

kodlama standartları

http://yazilimsozluk.com/kodlama-standartlari
Bir projeye başlıyorsunuz diyelim
bu projeyi Turk Telekoma(TT) yapacaksınız.Sizin firmanız yazilimca olsun ve de proje adı da CRM olsun.
Solutiona şöyle isim verebilirsiniz
sizinFirmanız.Muşteriniz.ProjeAdı.Version
yani
Yazilimca.TT(muşteri tam ismi de olabilir).CRM.V0

Python'da üst seviye projeye girmedim henüz o yüzden henüz isimlendirme metodumu parlatamadım ama yinede birşeyler yaptım gibi
f_fonksyonadi()
t_threadadi()
c_classadi()


---------

not: değişkenlere ilk harf olarak türlerini belirten tek harf verip, fonksiyonlara da dönüş türü olup olmadığını belirten bir harf vermek iyi olur. Eğer geri dönüşü yoksa void'in "v"si ile başlayabilir veya ilk harfi olmaz.

yarı fiyatına değil yalı fiyatına

C'de try-catch yok ama c++ ta var

C'de try-catch yok. setjmp fonksiyonu ile yapılıyordu sanırım o işlemler. ama C++'daki try-catch C# gibi. daha doğrusu C#'daki try-cath C++ gibi. C++'daki try-catch de C'deki setjmp ve türevleri olan fonksiyonların üzerine inşa edilmiş bir sistem olması lazım. işin özünde yapılan işlem hepsinde aynı veya çok benzer.
http://yazilimsozluk.com/try-catch
----------------

2 Ocak 2014 Perşembe

Rocket Science (2007)

http://www.imdb.com/title/tt0477078/
izlediğim en dürüst filmlerden biridir, benim için ilk sıradadır belki de.. birkaç anekdot aktarıp kaçayım;

- filmden çıkarılması gereken en güzel fikir bana göre "zorluğun üzerine giderek onu yenemezsiniz, yalnızca özgüveninizi bir damla bile kalmayacak kadar tüketirsiniz. önemli olan aklı kullanabilmektir; yoksa bir barbar da kale duvarını yumruğuyla yıkabileceğini düşünüp eli kırılana kadar bunu deneyebilir. işte bu, zorluğun üzerine gitmektir, hem de körü körüne."dir..

Bilim Adamları | Çocuklar için Elektrik

http://www.elektrikport.com/teknik-kutuphane/bilim-adamlari-cocuklar-icin-elektrik/8805#ad-image-0

James Watt(1737-1819)



James Watt 1700'lerin sonunda buhar makinesini geliştiren bir İskoç bilim adamıdır. Kısa sürede fabrikalar ve maden firmaları Watt ’ın yeni ve geliştirdiği buhar makinesini kendi makineleri için kullanmaya başladı. Bu makinenin önderliğinde, 1800lerin başında yeni icat edilen birçok makinenin görülmesine ve fabrikaların sayısında meydana gelen artışın bulunduğu dönem olan "Sanayi Devrimine" yardımcı oldu. Ölümünden sonra Watt ‘ın ismi elektrik güç birimi olarak kullanılmaya başlanmıştır.


Alessandro Volta (1745-1827)
 

Çinko, bakır ve karton kullanarak ilk pili üreten İtalyan profesördür. Volta’nın pili güvenilir ve kararlı bir akım üretir. Voltaj birime, Volta’nın adı verilmiştir.


André-Marie Ampère (1775-1836)


André-Marie Ampère, Fransız fizikçi ve matematikçidir. Elektromanyetizmayı ilk bulan kişiler arasında gösterilir. Elektrik akımı birimi Amper onun adına ithafen verilmiştir.


Georg Ohm (1787-1854)


Alman fizikçi ve öğretmen Georg Ohm gerilim, akım ve direnç arasındaki ilişkiyi araştırdı. 1827 yılında, Georg Ohm bir madde ile elektrik akımının miktarının dirence bağlı olarak değiştiğini kanıtladı. Bu Ohm Kanunu olarak bilinir.


Michael Faraday (1791-1867)

Michael Faraday, bir İngiliz fizikçi ve kimyagerdir. Manyetik alan etrafında bir bakır tel hareket ettirerek, telin üzerinde elektrik oluştuğunu keşfeden ilk bilim adamıdır.


►İlginizi Çekebilir: Zamanın Ötesindeki Dahi: Nikola Tesla


Henry Woodward (Doğum ve ölüm tarihi tam olarak bilinmiyor)


Henry Woodward, Kanadalı bir tıp öğrencisi, elektrik ampul geliştirilmesinde önemli bir rol oynadı. 1874 yılında, Woodward ve Mathew Evans adlı bir arkadaşı bir cam ampul içinde ince bir metal çubuk yerleştirilir. İlk elektrik lambasını oluştururken, elektrik akımı üzerinden geçtiği zaman çubuk ışıldıyordu. Ne yazık ki, Woodward ve Evans fikirlerini daha da geliştirmek için paraları yoktu. Bu yüzden 1889 yılında, Thomas Edison’a patentlerini sattılar.


Thomas Edison (1847-1931)


Amerikalı mucit Thomas Edison, Henry Woodward’dan satın aldığı patenti ve fikri geliştirmek için çalışmaya başladı. Cam küre içindeki tele ince kâğıt iplik(lamba teli) ekledi. Lamba teli parladı ve ışık üretilmeye başlandı. Bu ilk akkor ampul oldu. İnce, demir tel daha sonra kâğıt lamba tellerinin yerini aldı.
 


Nicola Tesla (1856-1943)


Nikola Tesla isimli bir Sırp mucit Thomas Edison'un jeneratör üzerindeki elektrik akışını tersine çevirerek ilk elektrik motoru icat etti. 1885 yılında, Nikola Tesla, Westinghouse Electric Company başkanı olan bir Amerikalı işadamına patent haklarını sattı. 1893 yılında, şirket Chicago Dünya Fuar’ını aydınlatmak için Tesla’nın fikirlerini kullandı.


Sir Adam Back (1857-1925)


1900'lü yılların başında, üretici ve politikacı Sir Adam Beck özel elektrik enerji şirketlerinin çok fazla müşterisi olduğunu belirtti. Sir Adam Back tüm vatandaşların ucuz elektrik kulanma hakkına sahip olduğuna inanıyordu. Bu yüzden Ontario hükümeti 1910 yılında Hidro-Elektrik Komisyonu oluşturmak için çalıştı. Birçok Ontario kasabası ve şehirleri için ucuz elektrik sağlamak için komisyon yola koyuldu. Bunu yapmak için, komisyon büyük üretim istasyonları inşa etti. Ontario genelinde Niagara Şelalesi’nden şehirlerarası enerji taşınan nakil hatları kuruldu.
 


Kelime Dağarcığımızı Genişletelim…

Güç: Bir şeyi çalıştırmak için gerekli olan enerji
Elektromanyetizma: Elektrik akımının oluşturduğu elektrik alan
Elektrik akımı: Elektrik devrelerindeki elektrik akışı
Manyetik alan: Mıknatısın etrafında oluşan ve cisimleri iten veya çeken alan
Jeneratör: Elektrik üreten bir makinedir.
Hidro-Elektrik: Baraj ve nehirlerden elektrik üretmek için bilinen bir kaynaktır.

Kaynak

saveonenergy.ca

uart mı üstün spi mı?

hız felan tartışışılır aama
bir ürün rs232 ile haberleşiyorsa, bilgisayar ile deneme şansımız vardır
ancak bilgisayarlar spi ile haberleşmediği için spi devrelerini test edemeyiz.

ayrıca uarttan gelen verileri kesme mantığıyla hemen yakalayabiliriz
spi için kesme vardır elbette ama hiç kullanmadım bilmiyorum, uart kesmesi çok yaygın
Neymis Oktay Sinanogluda kimmis.

Kimmiymis,onu Amerikalilara sor.
Onu Ruslara
Onu Japon imparatoruna sorun.
Japon imparatorunun Oktay Sinanogluna teklifini arayip bulun okuyunda Oktay Sinanoglunun kim oldugunu ögrenin.

Oktay sinanoglu ülkemde calisiyim diye kalkip Türkiyeye gelir.
Bir üniversiteden görev ister.

Üniversite bir cay ocagi büyüklügünde bir oda verir kendisine,siktiri boktanda bir telefon,kablolari tabandan cekilmis bir telefon.
Yani kablolari disarda.
Sinanin Disarda tutuldugunu kiskanan prof kadinlardan biri,Sinanin telefonunu cantasinda tasidigi makasla keser.Bilge Sinan bir yere telefon etmek ister ama telefonda ses yoktur.

Durumu arastiran görevliler kabloyu Sinani kiskanan 3 kadin pirofdan birinin kestigi cikar meydana.
Sinan giymat taktir edemeyenler arasinda calisamayacagini anlar deyerini bilen Amerikan üniversitesindeki yerine tekrar döner.
Amerika ,Oktay Sinanogluna muazzam bir kösk üniversitede de her türlü imkani önüne serer.

Oktay Sinanoglu Türkiyeye geldiginde Sagip Sabanciya gider bir dis dolgu maddesi üretecek fabrika kurmayi teklif eder,Sabanci parasal yardimi yapacak,geri kalani Tümüyle Oktay Sinanoglu yapacakti taki üretime baslayana kadar.

Ülkesi menfaatlarina bagli bildigi Sabanci ink vink eder bir türlü ne olur der nede olmaz.Ama Sinan birtürlü yanit almadan Sabancinin yakasini birakmak istemez.

Bir gün ,ögrenirki Sabanci dis dolgu maddelerini disardan ithal edenin taaa kendisi.

Sinan Türkiyede üretilsin,para Türkiyede kalsin,hatta yurt disina satilip ülkemiz para kazansin derken,ülkesini sever sandigimiz Sabanci  meyer kesesini ve aldigi dolgu maddesi satan Amerikaliyi düsünüyordu.

Hicbir yabanci sitede Türk adi Türce adi tasiyan bir yabanciya rastlamadim.
Bizim sitelere devam edenlerin %90 iysa yabanci ad tasimaktadir.

Bunun nedeni KALITESIZLIKTIR.

http://www.ateistforum.org/index.php?s=15636b7577daae2c8ae8a5fe3649b148&showtopic=32814&st=20

1 Ocak 2014 Çarşamba

satış tekniği

https://eksisozluk.com/satis-teknikleri--967874
şişlide, öğle arasında uğradığımız ismi vermek istemediğim bir markette kasiyerle aramızda geçen diyalog, satış tekniklerine verilebilecek en güzel örneklerden birisi. en kısa zamanda ders kitaplarında yerini almalı diye düşünüyorum.

b: pardon bu kinder yumurtanın fiyatı ne kadar acaba?
k: pahalı!
b: ................

kutudaki bütün yumurtaları satın aldık sırf o adama inat olsun diye.
ulan böyle pazarlama tekniği mi olur demeyin adam sattırdı arkadaş farkına vardık ama çok geç olmuştu.
https://eksisozluk.com/kitap-yazmak--296963?p=3
kitap yazmak güzel bir aktivitedir, kimseye bir zararı yoktur. iyi yazarsanız ne ala.. iyi yazamazsanız da iyi vakit geçirmiş, en azından kendiniz için bir şeyler üretmiş, kendinizi tanımış olursunuz.
---
kendini verebilmekle ilgilidir. o yarattığın dünyaya adım atmalı ve orada yaşamalısın. evet, kitabın kurgusunun girişi, gelişimi ve sonu bir taslakla kısaca yazılmalıdır. ama bundan sonra o plana uymak zorunda hissetmemelisin. bırak ki yarattığın, süslediğin, konuşturduğun kişiler kendi sözcüklerini kendileri kursun artık. bırak, kendi başlarına yaşasınlar. o zaman göreceksin ki o kişiler pek plan falan takmıyor. yazmışsın taslağa, kuleye gidecek ve şu cümleyi kuracak. ama kitabın gidişatına göre o noktaya geldiğinde kurmuyor işte o cümleyi, çünkü yaşadıkları ona başka hisler de katmış, öngöremediğin başka biri olmuş artık ve zaman yolculuğunu anlatan filmlerde olduğu gibi paralel bir evrene geçiş yapmış. kurgudan ayrılmış, ama kim bilir yolu onu tekrar kurgunun içine geri de çekebilir. o dünyanın tanrısının artık ve tanrı özgür irade verdiği gibi, yola taş koyup, şansı arttırıp veya yok edip insanı canı istediği bir yere yönlendirebilir.
-----
sözünüzün kesilmeyeceğini bilerek anlatmak istediklerinizi anlatabileceğiniz eylem.
---
her şeyi okumanız, çok fazla okumanız, insanları büyük bir ihtiyatla gözlemlemeniz ve tüm bunları müthiş bir üslup ile metinlere aktarmanız bu işin temel bir gerekliliğidir. diğer insanların baktığı fakat göremediği, hissettiği ama dile getiremediği, üşenip anlatamayacağı şeyleri siz büyük bir arzuyla ve bilinçlilikle değerlendirip, görüp, fark etmeniz ve tüm bunları anlamlandırmanız gerekir.

herkesin anlayabileceği biri ne kadar yüce olabilir ki diye de düşünmeden edemem çoğu zaman.
-----
william faulkner'ın dediği gibi bence: yaşayabilenler yaşar; yaşayamayanlar da yazar.
-------
çok zor olan iştir hatta iş demek yanlış hobidir. günce tarzında başımdan ne geçerse, ne kadar gezdiysem, ne gördüysem iyi yada kötü gerçek olmayan isimlerle ve sahte bir yazar ismiyle yazmaya devam ettiğim ekşi sözlükten de çokça yardım aldığım olay.
--------
hikayeyi bilenler bilir.
mimar sinan edirne'ye gidiyor iki yamakla. selimiye'nin inşaasi konulu panel için. yapının arazisinde başlıyor gezmeye. bir köşeden atlıyor, birinde zıplayor. bi yerde durup kafasını göğe kaldırıyor falan ağzından çıkacak her sözü not almakla görevli yamaklar birbirine bakıyor. "sen bişi anladın mi?" "hayir. sen?" ... "ciks"

sonunda ağaoğluların ahmet adlı çırak cesaret edip soruyor; "kıymetlim siz birseyler anlattiysaniz da biz yazamadık. ne yaptınız söyleyin kurban olalım." sinan diyor ki; ne yapıcam bre idiyıt. camiiyi bitirdim içinde geziyorum...

yani hutbemizin mevzuu şu;

eğer elinizde bir başlangıç değil bir sonucunuz varsa, gerisi kalem işçiliğidir. tuğla ve harçtır... tabi her yapı da selimiye olmuyor, o ayrı bir meziyet.

kitap yazmak kolay. zorluğun ne olduğunu söyleyeyim ama; demet akalın'ın köşe yazısı yazdığı bir toplumda, o kitabı okutmak...
----------
eğer teknik bir kitap yazıyorsanız özgürlüğün tadını çıkarın. tez gibi katı kuralcı, zorunlu içerikli değil, bitirme ya da ödev gibi yapayım da bitsin özellikli değil... lakin bir öğretmen edasına bürünmeniz gerek. yanlış bilgi, desteksiz bilgi olmamalı. bitince tarayıp ne gibi sorular sorulabilir ve hangi cevaplar verilebilir analizi yapmak gerekecek. kişisel görüş serbest, çünkü sizin kitabınız. farklı fikirlerle yarışabilir, hatta belki bir ekol bile olabilir. düz adamlık, açık sözlülük, giydirme espriler, nerd humor, bunlar da serbest. vay be başka bir dünyaymış kitap yazmak. bir de gerekli motivasyonu artırabilsek... neyse sözlük, seni fazla meşgul ettim. ara ara haber veririm. öptüm kib bye.
--------
"şiir kitabı çıkarmak, kuyuya bir gül atıp yankısını beklemek gibidir." der borges.
----------



http://apedron.tumblr.com/post/42657360945/yazar-olmak-isteyenlere-ucuz-tavsiyeler

niels bohr

atomun yapısını ortaya koyan danimarkalı fizikçi.
baba(niels bohr, 1885-1962) ve oğul (aage niels bohr 1922-****) fizikçilerin ikisi de nobel sahibidirler.
----
atom teorisiyle unlu 1922 nobel fizik odulu sahibi, kuantum kuraminin kurucularindan, danimarkali bilim adami, fizikci.
----
bir belgeselde söylenildiği kadarıyla yazı yazmak gibi bir fobisi olan bu yüzden doktora tezini annesine yazdıran ve babasının "doktoranı yapacak düzeye gelmişsin, kendi işini kendin yap" demesi üzerine babasıyla kavgalar eden, evlendikten sonra yazılarını karısına yazdıran fizikçi.
-----
bohr ile ilgili şöyle de bir hikaye vardır...
öğrencilerinden biri birgün bohr'u bir tom mix filmine götürür. filmden sonra bohr filmi şöyle yorumlar:
"bu filmi sevmedim; aşırı inanılmazdı. kötü adamın güzel kızı kaçırması mantıklı; bu her zaman oluyor. arabalarının altındaki köprünün çökmesi olur gibi değil, ama bunu kabul etmeye razıyım. kadın kahramanın uçurumda havada asılı kalması daha da inanılmaz ama onu da kabul edelim. tam o anda tom mix'in atı üzerinde çıkagelmesini bile kabul ediyorum. ama tam o anda bütün işin bir sinema kamerasıyla filme alınabilmesi kolayca kabul edebileceğimden çok fazla"

----

niels bohr çalisma masasinin üzerinde hep bir "at nali" bulundururmus. bir arkadasi bir gün gelmis demis ki: "hoca, sen müspet ilimlerle ugrasan bi adamsin, gerçekten inaniyo musun bunun ugur getirdigine?..." bunun üzerine niels abi ne dese begenirsiniz: "inanmiyorum ama, gerçekten ugur getiriyo!... "
------
"kuantum fizigi kafanizi karistirmadiysa, onu tam olarak anlamamissiniz demektir". - niels bohr
------
gözleyen, gözleneni etkiler. peki bir termometreyi suya daldırıp suyun sıcaklığı şu derece derken yanlış mı söylüyoruz? hayır da aslında termometre ile su arasındaki sıcaklık farkını ve bizim göz hatamızı ihmal ediyoruz. bunu bilmek önemli! büyükler (metre, katları ve askatları) dünyasında yaptığımız bu. ama kuantum parçacıkları veya dalgaları dünyasında bunu yapamayız. çünkü gözleme işi, elektronun durumunu değiştirir. çünkü o gözleme durumuna göre dalga, yine gözleme durumuna göre parçacık yönünü ortaya koyar...”
------
gerçeği 2'ye ayırmıştır niels bohr: küçük gerçek-büyük gerçek

"küçük gerçeği görebilirsiniz, çünkü onun zıttı yalandır; ama büyük bir gerçeğin zıttı başka bir büyük gerçektir, görmek için kimi gerçeklerinden vazgeçmek gerekebilir.."
 -------------

einstein ile birlikte foto: http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/d/d5/Niels_Bohr_Albert_Einstein_by_Ehrenfest.jpg

-------
oğlu aage bohr da kendisi gibi nobel ödüllü bir fizikçidir.
------
 
bohr-einstein kavgasında bediüzzaman'ın yeri: https://eksisozluk.com/bohr-einstein-kavgasinda-bediuzzamanin-yeri--3044793
http://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Enstitu&SubSection=EnstituSayfasi&Date=8/19/2005&TextID=952

-------











Kendi yapabiliceklerinizi sınırlandırmamak lazım.Etrafımızdaki insanlar bunu zaten fazlası ile yapıyor.
---------
Bir tane bile büyük çaplı barajı olmayan sadece küçük nehirlerle idare eden isviçre dünyanın en iyi su türbinlerini satıyor.Bunu örnek almalıyız adamlardan maden çıkmıyor,baraj deneyimi yok ama bilgi birikimi çok fazla ve yapıyorlar.Bunun gibi bir çok daha örnek var bu yüzden BENCE FPGA üretmek gibi zaman ve masraf alan işlerle uğraşmak yerine daha komplex ve daha hızlı öğrenebileceğim bunun iç dizaynını yapmak ve kodlamak bize daha çok getiri sunar.
-----------
Bu işler kankileri dükkana doldurmakla olmaz.
-----------

En Büyük Tek Düşman (Revolver – 2005)

http://www.nazimdemir.net/en-buyuk-tek-dusman-revolver-2005/

Bazı filmler olur ki çoğu kimse tarafından pek anlaşılmaz. Defalarca izlense bile yine bazı noktalar oturmaz. İşte Revolver bu tip bir filmdir. Eğer filmin anlatmaya çalıştığı kavramlar içinizde yer edinmemişse filmi defalarca izlemeniz de fayda etmeyecektir.
Filmde çok çarpıcı replikler var. En can alıcı sözler şunlar:
* Daha zeki olmanın tek yolu, daha zeki olan bir rakiple oynamaktır”
satrancın temelleri 1885,
* Ticaretin ilk kuralı yatırımı korumaktır.”
bankerlik sanatı 1775,
* Savaştan kaçmak yoktur, sadece düşmana karşı avantaj sağlayana kadar ertelenir”
machiavelli 1502
* En büyük düşman en son bakacağın yere saklanır”
julius ceasar .
Aslında filmi uzun uzadıya anlatmaya çalışmak demek doğuştan kör olan birisine güzel bahçeleri anlatmaya çalışmak demektir. O sebeple filmin kalbi denilebilecek bir sahnede geçen sözleri yazıyor ve iyi seyirler diliyorum.
Binanın tepesindeki golf sahnesi:
“Biz sadece seni gelmiş geçmiş en büyük düşmanla savaşa soktuk ve sen onun en iyi dostun olduğunu sanıyordun… Bir düşmanın saklanacağı en iyi yer neresi? Aklına gelecek en son yer. Acılarının ardına saklanıyor Jack. Acınla kucaklaşırsan bu oyunu kazanırsın.”

balık yağlı pasta(yemelik değil lehimlik)

arkadaşım Yakup bu pastayı kullanıyor ve çok güzel sonuç veriyor, bende alacağım:
modeli: amtech nc-559-asm
http://www.amtechinc.com/pastes.html
http://www.ebay.com/bhp/nc-559-asm

rüzgarın her an tehdit ettiği bir kandil.

derindelimavi.wordpress.com/category/c/

LPC2368 ve uIP TCP/IP Stack

http://www.barissamanci.net/Makale/9/lpc2368-ve-uip-tcpip-stack/

silinir milinir diye aynı yazıları kopyalıyorum:

Şu sıralar network ve TCP/IP sistemleri üzerinde fazlaca çalışıyorum. PIC ile yapmış olduğum TCP/IP uygulamasından sonra bir uygulamada ARM mikrodenetleyicileri ile yapmaya karar verdim :) Ayrıca bundan sonra yapacağım çalışmaları kitap formatında değilde uygulama notu formatında yayınlamaya karar verdim böylece daha az zamanda daha çok çalışma yapmış olacağız.001 den başlayarak zamanla gidebildiğimiz yere kadar gideceğiz :) Yapmış olduğum bu çalışmayıda linkten indirebilirsiniz. LPC2368_ve_uIP_TCP/IP_Stack.zip (740Kb)  
Sözü uzatmadan uygulamaya dönelim. LPC23XX ve LPC24XX ailelerinin hemen hemen hepsinde ethernet donanımı bulunmaktadır. Bende bu uygulamamda LPC2368 boardumu kullandım. Uygulamada Keil firmasının uVision IDE sini kullandım. TCP/IP arayüzü içinse uIP stack'ini kullandım. uIP stack Adam Dunkels tarafından geliştirilmiştir. Hedeflediği işlemcilerin genelde düşük hafızalı 8 ve 16 bitlik işlemciler olduğunu söylesede bazı koşul ve fonksiyonları sağladıktan sonra hemen hemen tüm sistemlerde çalışabilmektedir. Yaptığım uygulamalarda da kod boyutunu kontrol ettiğimde 32 bitlik 512k hafızanın  %2 ila %4 ünü kullandığını gördüm. Benim yaptığım uygulamalar gayet iyi çalıştı fakat Dunkels sistemi yeteri kadar iyi test etmediğini yazmış. Dolayısıyla profesyonel ve güvenli uygulamalar yapmak istiyorsanız arkasında firma olan  daha profesyonel stack leri kullanmanızı tavsiye ederim.
Yukarıda bahsettiğim bazı koşul ve şartlar kullanıcıların sisteme sağlaması gereken fonksiyon ve bildirimlerdir. Bu fonksiyonlar uIP ile LPC2368 in donanımını haberleştiren arayüz fonksiyonlarıdır. Bunlar içinse nxp nin hazırladığı kütüphane fonksiyonlarını kullandım. Bunların hepsi yazdığım uygulama notunda anlattım. Lisans haklarından dolayı bu yazılımları ben dağıtmıyorum fakat yazdığım dökümanda kaynaklar kısmında linklerini bulup kendiniz indirebilirsiniz. Bu yüzden benim yayınlamış olduğum paket içerisinde sadece kendi yazmış olduğum uygulama notu ve kendi yazmış olduğum kodlar bulunmaktadır.
Uygulama notunda ise uIP ile birlikte gelen webserver, webclient ve telnet uygulamalarını anlattım. Ayrıca uIP API lerini kullanarak kendi kişisel TCP uygulamalarınızı nasıl gerçekleştirebileceğinizi anlattım.Böylece ARM üzerinde kendi basit web sunucunuzu çalıştırabilir veya herhangi bir adresten bir sayfayı veya dosyayı, haberleşme arayüzünü sağladığınızda SD kart gibi hafıza birimlerine indirebilirsiniz. Kendi yazmış olduğum kodları ve uygulama notunu konunun başında vermiş olduğum linkten indirebilirsiniz. Aşağıda ise proje kapsamına yapmış olduğum uygulamaların ekran görüntülerini görebilirsiniz. Çalışmanın ihtiyacı olanlara veya öğrenmek isteyenlere faydalı olacağını düşünüyorum. İyi çalışmalar..

baris samanci lpc2368 board
 Uygulamaları üzerinde çalıştırdığım board.

baris samanci uIP webserver
Web server uygulamasından bir ekran görüntüsü. Web sayfaları LPC2368 in flash hafızasında çalışmaktadır.

barış samancı uIP ile tcp uygulaması
Kişisel TCP/IP uygulamam. Yazdığım program yukarıdaki boardla haberleşmektedir.Bu uygulamada board sunucu, program istemci durumundadır. Sunucu menu gönderir istemciden gelen seçime göre çıktı üretir.


 baris samanci uIP tcp uygulamasi
Yukarıdaki TCP/IP uygulamam sırasında LPC2368 üzerinde gerçekleşen olayların terminal çıktısı
Yorumlar
Eroll
08 Ağu 2010 Pazar, 22:59 tarihinde yazmış.
Merhabalar, çalışmalarınız için sizi tebrik etmek istiyorum.Kullanmış olduğunuz board'u nereden temin ettiniz ? tşk.
08 Ağu 2010 Pazar, 23:02 tarihinde yazmış.
Teşekkür ederim. Ebayden aldım :) ama bir çok sitede aynısından satılıyor.

mcu ile multitasting1 ve multitasting2

http://electronicsfreelancer.wordpress.com/2011/09/29/multitasking/
http://electronicsfreelancer.wordpress.com/2012/02/07/multitasking-2/

c dilinde Önel(prefix) ve Sonal (postfix) takılar


http://www.baskent.edu.tr/~tkaracay/etudio/ders/prg/csharp/ch06.pdf

--i; önel
i--; sonal
++i; önel
i++; sonal

dremel 3000 için satın alınabilinecek yerleri araştırdım

http://www.hepsiburada.com/liste/dremel-3000-130-watt-el-motoru-25-aksesuarli/productDetails.aspx?productId=hrbscf0133000jf&categoryId=13003116&navq=categoryid%3d13003116%26fh_view_size%3d12%26fh_sort_by%3d-order_stock_attribute_pl%252c-ranking_cocktail_bestseller%26fh_maxdisplaynrvalues_brand%3d-1%26fh_secondid%3dhrbscf0133000jf%26fh_lister_pos%3d0%26fh_location%3d%252f%252fcatalog01%252ftr_TR%252fbrand%253d%257bdremel%257d%252fcategories%253c%257bcatalog01_60002705%257d%252fcategories%253c%257bcatalog01_60002705_2147483620%257d%252fcategories%253c%257bcatalog01_60002705_2147483620_13003080%257d%252fcategories%253c%257bcatalog01_60002705_2147483620_13003080_13003081%257d%252fcategories%253c%257bcatalog01_60002705_2147483620_13003080_13003081_13003111%257d%252fcategories%253c%257bcatalog01_60002705_2147483620_13003080_13003081_13003111_13003116%257d%26fh_refview%3dlister

hepsiburada da kdv dahil 169 tl ve peşin fiyatına 6 taksit


-
http://www.e-hirdavat.com/Dremel-3000-El-Motoru-25-Aksesuarli-Esnek-Mil-F0133000JF,PR-28237.html
taksitli: 185,31 TL
peşin: 176,05 TL
-------------