31 Temmuz 2013 Çarşamba

pcb temizleme

normalde pcbler bekleyince kararır. Ben tuzruhu ile temizleyince rengi eski haline geliyor temizlenmiştir diye düşünerekten direkt ütüye geçiyordum. Bugün bir bilgi öğrendim, eğer pcbde yağ veya el izi felan varsa suya tuttuğunuzda o bölgede su kalıyor, temiz olan yerlere su birikmiyor.
Tuz ruhuyla temizledikten sonra baktığımda el izleri hala duruyordu bunu daha önce farketmemiştim.
Bende tuzruhundan sonra bir de cif ile ovdum, baktım düzelme var ama hala azda olsa su topluyor, bir kere daha cif ile temizledim bu sefer istediğim kıvama geldi. Ütü aşamasından sonra devre daha güzel tuttu.

Cif yerine, yağ çözücü, toz vim, ince zımpara felan uygulayabilirsiniz.

30 Temmuz 2013 Salı

önemli bir konu(uzman sistem yazılımları)

https://eksisozluk.com/uzman-sistem--273446?nr=true&rf=expert%20system

https://eksisozluk.com/hicbir-alanda-uzman-olmayan-insan--2396510?a=nice

 https://eksisozluk.com/hicbir-alanda-uzman-olmayan-insan--2396510?a=nice

herhangi bir ülke nüfusunun % bilmem kaçını oluşturan birim kitlenin, özgül kütlesidir.

bazen hayatta hiç bir konuda uzman, bilirkişi veya profesyonel olmadığımı düşünüyorum. bazen hiç bir şey bilmediğimi düşünüyorum. dur bi dk! hakkaten hiç bir şey bilmiyorum galiba. hani şu, ağzına kadar tıklım tıklım dolu olan metrobüs, e-5'te seyir halinde iken, hani olmaz ama olur da içindeki yolcularıyla birlikte andromeda galaksisinde içinde hayat olan bir gezegene ışınlansa birden.

sonra o gezegenin toprağına ayak bastığımız andan itibaren, yeni bir medeniyet kuracaksak şayet, hiç bir konuda uzman olmadığım için bir katkım da olmayacak galiba insanlığa. belki yüz veya bin yıllar sonra, metrobüs şöförü o gezegende tekerleği bulan adam olarak anılacak, belki yüz-bin yıllar sonra, önünde turistlerin fotoğraf çektirdiği tarihi su kemerleri şu önümde oturan su tesisatçısı ile mimarlık öğrencisinin eseri olacak. şu meslek lisesinde marangozluk okuyan çocuk ile ticaret lisesinde okuyan kızın soyundan bile bilim adamları çıkacak. ya ben? peki ben? hiç bir konuda uzman olmayan halimle ben ne olacağım lan? kendimi efes harabelerindeki bin yıllık merdivenlerin arasındaki çatlakta yaşayan çiçeksiz bir diken gibi hissediyorum. bu entrydeki gizli bkz'leri bile sözlükten arayarak buldum. ne acı! en az bir düz lise kadar dümdüzüm. mezun olduğum fakültedeki bölümle alakalı bir iş de yapmadığım için, üniversite bilgilerimi de unuttum. sadece sınavlar için öğrenmiştim ben onları. ama şimdi, bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir.



https://eksisozluk.com/tirt-bir-alanda-uzmanlasma-arzusu--2078295
bu uzmanlaşma hadisesi kafa yormaya değer geldi bir anda.

şimdi, hayatta zilyon tane alan, zilyon kere zilyon tane alt başlık bir kaç çarpım daha kere de detay var. sonsuza yakınsayan tercih sayısına rağmen belli başlı alanları seçip öncelikli olarak onlara yoğunlaşarak onlar üzerinde hakim olma eğiliminde olduğumuz da bi gerçek. seni beni bu alana yönlendiren temel faktör de belli; daha önceden köşelenmiş, tercih edilmiş, kabul görülme, iletişebilme sınırları ile çevrelenmiş alanları tercih ediyosun haliyle. "şu müşterek alanlarımı bir oluşturayım da sonrasına sonra bakarız" diyosun. genelde sonra bakamıyosun onlara. ortalama akıl ile gidip ortalama bir adam olup çıkıyosun sonunda. hani şu insan içinde iki kelime konuşamayan fizik dahileri falan var ya, onlardan biri olma şansını tepiyosun belki de ama işte nerde sende bende o farkındalık. bunlar bilindik mevzular. bunları geç.

ama işte diyorum ki, keşke zamanında biri gelip bana bunları anlataydı, benim gözümü açaydı, bana yol göstereydi, bu gittiğin yol yol değil diyeydi. ne yapsaydı mesela? atıyorum çocukluk çağlarımda beni mahalle takımından çıkartıp okçuluk kursuna yazdırsaydı birisi. ağlardım, "bırak beni, takımımın bana ihtiyacı var" diye zırlardım belki ama şimdi elim iki ok tutardı fena mı? kaç tane okçu tanıdın hayatında? okçu olmanın karizması mahalle takımında stoper olmakla bir mi? değil işte. düşünsene, mahallede okla gezen bi tipsin, elmayı dalından okunla indiriyosun, yüzüklerin efendisini izlerken "o legolas önce oku tutmayı öğrensin, ok öyle tutulmaz bi kere" şeklinde sıktığında herkes sana inanıyor. her yüzüklerin efendisi sohbetinde akla sen gelmez misin? gelirsin. e fena mı? alternatif maliyeti ne? mahalle maçında muz orta yapamamışsın. bu mu kaybın?

hadi onu geçtim, mesela, ne bileyim, nanolitografi hakkında her şeyi bilsem. bu arada hayatımda ilk kez 15 saniye önce gördüm bu kelimeyi, biliyormuşum gibi kullanmış olmayayım. olmayayım ama olsam keşke. bunu bir tek ben bilsem. ama bir tek de bunu bilsem. başka bi cacıktan anlamasam. ne konuşulsa konuyu nanalitografiye çeksem. biri bu konuya teğet geçer geçmez "bir kere o konu öyle değil, ben bu işe yıllarımı verdim, bissaniye lütfen" diyerek sözü alsam, en az 40 dakika nanolitografiden konuşsam. konumun adamı olsam. nasıl olur? fena olmaz di mi?

bu uzmanlaşma hadisesi taa platon'dan beri tartışılagelen bi mevzu, çok farklı bakış açılarını da okumuşsundur sen de mutlaka ama olayı bu yönüyle ele alan kimseyi tanıdın mı? şahsen ben tanımadım. işte bu da benim felsefe ve bilim dünyasına armağanım olsun. ya da yok lan niye armağanım olsun, millet kavram bulunca akım geliştiriyor, ben niye güzelim kavramımı heba edeyim. uzmanlaşma denilince akla gelen ilk isim olan adam smith bu kavramı irdeledi mi? irdelemedi. o halde klasik ve neoklasik iktisata eleştirim olsun bu kavram. "neoklasik ne de bu klasik uzmanlaşma teorisi" adını veriyorum bu teoriye. ortada bir teori yok gerçi ama neyse. adam smith akıllı olsun akıllı. öyle yok portekiz şarapta uzmanlaşsın, yok ingiltere kumaş üretsin sonra değişsinler tokuşsunlarla olmuyo bu işler.

ya bu arada tırt alan derken okçuluk ve nanolitografi falan dedik, inşallah sözlükte bu alanların parıldayan yıldızları, günümüzün en önemli temsilcileri falan yoktur, bu yazıyı okumazlar. lan size demiyorum oğlum sinirlenmeyin. hele okçu kardeşime hiç demiyorum, adresi bulup indirmesin okuyla sonra. bakın tırtsınız demiyorum, tırtsanız diyorum.

29 Temmuz 2013 Pazartesi

28 Temmuz 2013 Pazar

devreye dik bir şekilde kart takmak

kaynak: http://www.hobbyelectronics.net/breadboard_pic18f67k22-64pin-packages.html

Problem... how does a hobbyist use one of the later generation SMT PICs; remembering that once soldered there’s no way it's going to be removed intact, and they aren’t cheap either.

I'm going to describe a carrier arrangement that should allow you to only have to experience the pain on soldering one of these PICs once, and then let you move it around from project to project. The big bonus is that it also allows you to use the PIC on a standard hobbyists breadboard.

Picture
Completed PIC breadboard adapter.
The above image shows the completed unit that consists of three PCB's, two of which you can make yourself but to be honest, I'd buy the main carrier PCB.

Step 1 - Main PIC carrier PCB.

Picture
PIC soldered onto carrier board.
This is the main PIC carrier PCB and I bought these pre-etched from Futurlec. The reason is that it's almost impossible to create such a high quality PCB in the home workshop and these have solder resist masks which is a must if you want to be in with a chance of soldering on the PIC. The boards are dirt cheap (around $0.90 each); it would cost you more for a piece of double-sided board anyway. First thing to do is solder in 8, 8 pin PCB header plugs; you can get these from Rapid Electronics in the UK. Using these will allow you to plug the the PCB into the main carrier board and means that over time, you can create a selection of these PCB's but still only need one main breadboard carrier board. Also, if you damage the PIC there's a good chance that you will destroy this PCB removing it so it limits how much of the complete solution you can damage.

Picture
Underside of PIC carrier board.

Step 2 - Soldering the PIC

Picture
Different solder gauges. Top to Bottom, 32swg, 22swg (standard hobbiest), 18 swg
You're going to need to solder on your PIC and I'm afraid your on your own with this.

It's fiddly and you need to really take your time. The only advice I can offer is to use the finest soldering-iron tip you can get (1mm or less), and the finest solder (I use 32swg solder for this type of SMT work).

This is the most difficult bit of the project and once you've done this part, the rest should be plain sailing.

Step 3 - Making the main carrier PCB

Picture
Carrier board PCB foil with via holes marked
The other two PCB's are fairly straight forward but unfortunately the main vertical carrier PCB is double-sided.
If you've never created double-sided PCB's before don't worry it's not that difficult if your careful and I'll put some notes up here in a little while with some instructions.

Whilst its double-sided, we can't have thru-plated holes (at least, not simply) and we need to solder in some sockets that will accept the pins from our Futurlec PCB, and it's a bit trickier if the holes aren’t thru-plated. So, to get around this limitation I added via points next to the socket holes. All you need to do is insert a piece of wire through the hole and solder it on both sides. The vias are shown with yellow borders around them.
You will notice that there is provision on the board for a standard Crystal and two loading capacitors. It's up to you if you install these !

Step 4 - Making the breadboard conector PCB

Picture
Breadboard connector PCB foil.
The breadboard connector PCB is very simple to make and you should be able to use an off-cut of PCB laminate for this. You will notice that as well as the two main rows of 32 x holes, there are 8 additional holes. I added these to that you can fit Vero pins and these can be used to trap the main carrier PCB in position to make soldering simpler.
The 64 pins used should be turned-pin types. If you use standard square pins (as used on the main PIC board), they are too tight a fit in to the breadboard and even if you did manage to insert the module, you would be hard pressed to remove it intact. The turned-pin types whilst more expensive and fragile, offer a better fit for applications that require lots of pins.

Picture
Underside of the carrier PCB showing the two rows of turned-pin headers.

Step 5 - Bringing it all together

Picture
Main carrier PCB soldered to the breadboard connector PCB.
Trap the main carrier PCB between the Vero pins fixed into the breadboard connector PCB making sure that every aligns correctly, then start to solder.

I held the assembly in a set of "helping-hands" at an angle that gave me best access to where each solder joint was to be made.

Move carefully and slowly from one joint to the next allowing a couple of seconds between each join for the previous joint to completely cool (if you move too fast you end up with solder bridges all over the place).

The last task is to print a legend to identify the numbers and locations of the pins.

Picture
Final board mounted on a breadboard and connected to a PicKit 3.
I've been using this carrier board for a while now (running the PIC with a 16MHz crystal) and not had any problems... so far...
There's a link to a ZIP file below that contains an Excel spreadsheet with the legends text, and a PCB foil file for DipTrace (you can download a copy for free from their website).

If you have any comments or questions, please just drop me a line.
18f65k22-v2.zip
Download File

bazı 128k lık picler

18F6722
18F67K22
18f87k22
18f67j60
18f87j60
18f97j60

PIC18F67J11T-I/PT
PIC18F8722-E/PT 
PIC18F87J11T-I/PT
PIC18F97J60T-I/PT
PIC18F97J60T-I/PT
PIC18F67J11T-I/PT
PIC18F87J11T-I/PT
PIC18F97J60T-I/PT 
        

burdan arama yaparak ulaşabilirsiniz istediğiniz özelliklere.
örneğin sadece 128k lık 18f serisi picler için yaptığım arama sonucu: http://uk.farnell.com/jsp/search/browse.jsp?N=2031+203063+110202156+110202067&Ntk=gensearch&Ntt=pic+128K+FLASH&Ntx=mode+matchallpartial&No=0&getResults=true&appliedparametrics=true&locale=en_UK&divisionLocale=en_UK&catalogId=&skipManufacturer=false&skipParametricAttributeId=&prevNValues=2031+203063&mm=1002041||,1002579||,&filtersHidden=false&appliedHidden=false&autoApply=false&originalQueryURL=%2Fjsp%2Fsearch%2Fbrowse.jsp%3FN%3D2031%2B203063%26Ntk%3Dgensearch%26Ntt%3Dpic%2B128K%2BFLASH%26Ntx%3Dmode%2Bmatchallpartial%26No%3D0%26getResults%3Dtrue%26appliedparametrics%3Dtrue%26locale%3Den_UK%26divisionLocale%3Den_UK%26catalogId%3D%26skipManufacturer%3Dfalse%26skipParametricAttributeId%3D%26prevNValues%3D2031%2B203063

ancak en iyisi üreticinin sayfasında aramaktır çünkü satıcı sadece elinde olan ürünleri gösterir.
microchipten arama için: http://www.microchip.com/ParamChartSearch/chart.aspx?branchID=1005

sol tarafta chance product group kısmından 18f serisi seçip, filtre kısmından program memory kbytes kısmından 128'i seçiniz
gelen liste:

PIC18F27J13
PIC18F27J53
PIC18F47J13
PIC18F47J53 
PIC18F6722 
PIC18F6723
PIC18F67J10
PIC18F67J11
PIC18F67J50
PIC18F67J60
PIC18F67J90
PIC18F67J93
PIC18F67J94
PIC18F67K22
PIC18F67K90
PIC18F8722
PIC18F8723
PIC18F87J10
PIC18F87J11
PIC18F87J50
PIC18F87J60
PIC18F87J72
PIC18F87J90
PIC18F87J93
PIC18F87J94
PIC18F87K22
PIC18F87K90
PIC18F97J60
PIC18F97J94 

Bir söz dedi cânân ki kerâmet var içinde

Bir söz dedi cânân ki kerâmet var içinde
Dün geceye dâir bir işâret var içinde

Meyhâne mukassî görünür taşradan amma
Bir başka ferah başka letâfet var içinde

Eyvah o üç çifte kayık aldı karârım
Şarkı okuyup geçdi bir âfet var içinde

Olmakda derûnunda hevâ âteş-i sûzân
Nâyin diyebilmem ki ne hâlet var içinde

Ey şûh Nedîmâ ile bir seyrin işitdik
Tenhâca varup Göksu’ya işret var içinde

türkçenin yetersiz bir dil olması

türkçe'nin matematiği

victor hugo şiirlerini 40.000 kelime ile yazdı.türkçe’yi en zengin kullananlardan yaşar kemal’in romanları 3.500 kelimeyi geçmez” görüşü çok yaygındır. bu görüş haklıdır zira türkçe’nin fransızca’ya oranla daha az sözcük içerdiği doğrudur. ingilizce’ye, almanca’ya, ispanyolca’ya oranla da daha az sözcük içeriyor olması gerekir. ne var ki bu türkçe’nin daha yetersiz bir dil olduğu anlamına gelmez! çünkü türkçe az sözcük ile çok şey anlatabilen bir dildir ! daha fazla sözcük içerse bunun kimseye zararı dokunmaz ancak, gereği yoktur.

başka bir dilden türkçe’ye çeviri yapan herkes sözlüğü açtığında, aralarında minik anlam farkları olan bir çok sözcüğün türkçe karşılığında çoğu zaman aynı kelimeyi okur. bu, ilk bakışta bir eksiklik gibi görünebilir, oysa öyle değildir. çünkü yukarıda adı geçen diller kelimelerin statik olan anlamlarını öğrenmeye, türkçe ise bu anlamları bulup çıkarmaya, yani dinamik anlamlandırmaya dayalıdır. türkçe’de anlamları sözlükteki tanımlar değil, kelimelerin cümle içindeki konumları belirler. tam bu noktada, türkçe’nin, referans olmak üzere sadece gerektiği kadarı sözlüklere alınmış, sonsuz sayıda kelime içerdiği bile öne sürülebilir.

ingilizce-türkçe sözlükte “sick”, “ill” ve “patient”ın karşısında hep “hasta” yazar. bu bağlamda ingilizce’nin üç kat daha fazla sözcük içerdiği söylenirse bu doğrudur. ancak, aradaki farkların türkçe’de vurgulanamadığı söylenmeye kalkılırsa bu yanlış olur: “doktor falanca beyin hastası olmak”, “böbrek hastası olmak”, “internet hastası olmak”, “filanca şarkının hastası olmak” arasındaki farkı türkçe konuşan herkes bir çırpıda anlar.

bunun nasıl olabildiğini görmek zor değildir. bir kalem alıp, alt alta:

3+5=
12+5=
38+5=

yazmak, sonra da bunları toplamak yeterlidir. hepsinde aynı “+5¨ yazdığı halde!
sonuçlar farklı çıkıyorsa, türkçe’de de hepsinde aynı “hastası olmak” ifadesi geçtiği halde sonuçlar farklı olacaktır. türkçe’nin az araç ile çok iş yapmasının sırrı matematikte yatar. 0'dan 9'a kadar 10 tane rakam, artı, eksi, çarpı, bölü dört işlem işareti ve bir ondalık ayracı virgül, yani topu topu 15 simge ile sonsuz sayıda işlem yapılabilir. türkçe de benzer özellikler gösterir.

türkçe matematiğe dayalı olmaktan da öte, neredeyse matematiğin kılık değiştirmiş halidir.

türkçe’deki herhangi bir fiilin çekiminin ve kelimelerin nasıl çoğul yapılacağının öğrenilmiş olması, henüz varlığı bile bilinmeyen, 5 yıl sonra türkçe’ye girecek fiillerin nasıl çekileceğinin ve 300 yıl önce unutulmuş kelimelerin çoğullarının ne olduğunun biliyor olması demektir. bu tıpkı birinci dereceden 2 bilinmeyenli bir denklemin nasıl çözüleceği öğrenildiğinde, sadece “x=6¨, “y=23¨ olan denklemlerin değil, aynı dereceden bütün denklemlerin nasıl çözüleceğinin öğrenilmiş olması gibidir.

oysa sözgelimi ingilizce’de “go”, “went” olurken “do”, “did” olur. çoğul ekleri için de durum aynıdır: “foot”, “feet” olurken “boot”, “beet” değil “boots” olur. bunun tutarlı bir iç mantığı yoktur, tek çare böyle olduklarının bellenmesidir.

türkçe’de ise, statik kelimeleri ezberlemek yerine dinamik kuralları öğrenmek gerekir. türkçe’de neredeyse istisna bile yoktur. olanlar da ses uyumu gereği “alma” olması gereken meyve isminin “elma” biçimine dönmesi gibi birkaç minör istisnadır. kurallar ise neredeyse, bu dili icat edenlerin türk olduğuna inanmayı zorlaştıracak kadar güçlü ve kesindir. bu noktadan sonra, anlatılanları matematik olarak formüle etmek, aradaki ilişkiyi somutlaştırabilmek açısından yararlı olacaktır. bunu yapmanın en kolay yolu ikili sayı sistemini kullanmak olduğu için de yalnızca 0 ve 1'leri kullanmak yeterlidir. izleyen örneklerde [1=var] ve [0=yok] anlamında kullanılmışlardır.

kelime kökü çoğul eki matematik ifade:

ev……..ler…….evler
1.0…….0.1……1.1

türkçe’deki bütün kelimelerin 2 bit olduğu varsayılabilir (ileride bit sayısı artacak). tekil olan bütün kelimeler 1.0 (kelime kökü var; çoğul eki yok), çoğul olanlar ise 1.1'dir (kelime kökü var; çoğul eki var). bu kural hiç değişmemek bir yana, öylesine güçlüdür ki türkçe’de başka hiç bir dilde yapılamayacak bir şey yapılıp, olmayan bir kelimenin çoğulu dahi söylenebilir (0.1). birisi karşısındakine sadece “ler” dediğinde, alacağı tepki: “anladık ler de, neler?” türünden bir cevap olacaktır. bir şeylerin çoğulunun söylendiği bellidir de, neyin çoğulunun kastedildiği açık değildir.

vurgulama / sıfat kökü zayıflatma matematik ifade
kırmızı
0.1.0
kıp kırmızı
1.1.0
kırmızı msı
0.1.1
kıp kırmızı msı
1.1.1

türkçe’deki sıfatların anlamını kuvvetlendirmeye veya zayıflatmaya yarayan bu kural da hiç değişmez. hatta istenirse bu kurala uyan ama hiçbir sözlükte bulunmayan, hem kuvvetlendirilmiş hem de zayıflatılmış garip sıfatlar bile türetilebilir. “güneş doğmazdan az önce ufuk kıpkırmızımsı (kıp kırmızı tramvaymsı; [1.1.1]) bir renk aldı” dendiğinde, herkes neyin kastedildiğini anlayacaktır. çünkü ayaküstü türetilen bu sıfat, hiçbir sözlükte yer almaz ama, türkçe konuşan herkesin çok iyi bildiği bu kurala uygundur.

fiil çekimlerinde de işler farklı değildir. burada zorunlu olarak kişi için 3, zaman için 2 bitlik gruplar kullanılacak. çoklu bit grupları şunları ifade edecek:

011 = ben
010 = sen
000 = o
111 = biz
110 = siz
100 = onlar
00 = geniş zaman
11 = şimdiki zaman
10 = gelecek zaman
01 = geçmiş zaman

kök kişi matematik ifade
yeterlilik……………..oku (y)abil dim……………..= 1.1.0.01.0.0.011
olumsuz……………..oku (y)a ma z mış sın………= 1.1.100.0.1.010
zaman……………… gel me (y)ecek ti…………….= 1.0.1.10.1.0.000
zaman……………….git me di k…………………… = 1.0.1.01.0.0.111
hikaye……………….şaşır abil ecek ti niz ………..= 1.1.0.10.1.0.110
rivayet……………….bil (i)yor lar…………………. = 1.0.0.11.0.0.100

kişi

tabloda zaman ile ilgili küme 3 bit yapılıp geçmiş zaman “di’li geçmiş” ve “miş’li geçmiş” olarak ikiye ayrılabilir, soru bileşkeni için ayrı bir bit eklenebilir, emir ve şart kipleri de işin içine katılabilir ancak, sonuç değişmezdi.

cümleleri oluşturan öğelerin (özne, nesne, yüklem, vb…) sıralaması da rasgele değildir. türkçe cümleler bir tür “crescendo” (şiddeti giderek artan dizi) izlerler. bütün vurgu en sonda yer alan yüklem (fiil) üzerindedir. diğer öğelerin önemi, yükleme olan yakınlık/uzaklık konumları ile belirlenir. yükleme yakınlaştıkça önem artar. gene matematiksel olarak ele almak gerekirse, cümleyi oluşturan her bir öğenin toplam öğe sayısı kadar haneden oluşan bir matematik değere sahip olduğu varsayılabilir.

“dün ahmet camı kırdı” cümlesi 4 öğeden oluşmaktadır; o halde her öğe 4 haneli bir değere sahip olacak, ilk öğe en düşük, son öğe ise en yüksek değeri taşıyacaktır.

cümle
matematik değer
0001
matematik değer
0011
matematik değer
0111
matematik değer
1111

1 dün ahmet camı kırdı.
2 dün camı ahmet kırdı.
3 ahmet dün camı kırdı.
4 ahmet camı dün kırdı.
5 camı dün ahmet kırdı.
6 camı ahmet dün kırdı.

şimdi tablodaki cümleler tek, tek ele alınabilir:
1. cümle: dün ahmet bir iş yaptı ve bu camı kırmak oldu.
2. cümle: dün kırılan camı başkası değil ahmet kırdı (suçlu ahmet!).
3. cümle: ahmet’in dünkü işi camı kırmak oldu (belki önceki gün kitap okumuştu).
4. cümle: ahmet camı herhangi bir zaman değil, dün kırdı (yarın kırması gerekiyor olabilirdi).
5. cümle: cam düne kadar sağlamdı, kırılmasının suçlusu ise ahmet.
6. cümle: camı ahmet zaten kıracaktı, bunu dün yaptı.

cümleyi oluşturan öğeler kesinlikle aynı kalırken (cam hep ‘i’ haliyle “camı” olarak kaldı; fiil hep 3. tekil şahıs, di’li geçmiş zamanda çekildi, vb.) sadece yerlerinin değişmesi cümlelerin anlamlarını da değiştirdi.

her cümlede 0011, 0001'den daha fazla, 0111 bu ikisinden daha fazla, 1111 ise hepsinden daha fazla önem taşıdı. anlamı belirleyen de zaten her bir öğenin matematik değeri oldu. kelimelerin statik anlamlar taşıdıkları dillerde, zaman belirtecinin (dün) yeri değiştirilerek elde edilebilecek 2 çeşitlemenin dışında diğer anlamları vermek için kip değiştirmek (edilgen kip – passive mode kullanmak) veya araya açıklayıcı başka kelimeler eklemek gerekir. türkçe konuşanlar ise her bir cümlenin diğerinden farkını derhal anlarlar.

matematik ile olan alışveriş yalnızca verilen örneklerle sınırlı değildir. türkçe’nin ne tarafı ele alınsa bu ilişki ile yüz, yüze gelinir. türkçe’nin bu özelliğini “insanlar kendilerine ulaşan mesajları nasıl anlarlar? bunun kullanılan dil ile bir ilgisi var mıdır? bir fransız, bir ingiliz, bir türk aynı mesajı kendi ana dillerinde alsalar, birbirleri ile aynı şekilde mi, yoksa farklı mı algılarlar? eğer dilin algılamayla ilgisi varsa, işin içine bir dil karışmadığı yani sözgelimi bir pantomim gösterisi izlenir veya üzerinde hiç yazı olmayan bir afişe bakılırken, dil ile ilgili bu alışkanlıklar nasıl etki ederler?” türünden sorulara yanıt ararken fark ettim. bu özellik konuya ilgi ve sabırla yaklaşıp bakmayı bilen herkesin görebileceği kadar açık. o nedenle, bu güne kadar kesinlikle başkaları tarafından da görülmüş olmalı. “türkçe çok lastikli, nereye çeksen oraya gidiyor” diyenler de aslında, hayal meyal bu özelliği fark eder gibi olup, ne olduğunu tam adlandıramayanlardır. türkçe teknik açıdan mükemmel bir dildir.

bu mükemmelliğin nedeni matematik ile olan iç içeliktir. keza, ne yazık ki türkçe’nin, bu dili konuşanlara kurduğu tuzak da buradadır. kentli-köylü, eğitimli-eğitimsiz, doğulu-batılı, vb. kültür çatışmaları dünyanın her yerinde vardır. gene dünyanın her yerinde iyi, kötü işleyen bir “asimilasyon” ve/veya “adaptasyon! ” süreci bu çatışmayı kendi içinde bir takım sentezlere götürür. türkiye bu açıdan dünya genelinin biraz dışındadır. bizde “asimilasyon” ve/veya “adaptasyon” süreci ya hiç çalışmaz, ya da akıl almaz bir yavaşlıkta çalışır. sorun, başka sebeplerin yanı sıra kullandığımız dilden de kaynaklanmaktadır. düşünme, kendi kendine sözsüz konuşma olarak kabul edilirse (bence öyledir), anadilin kişilerin düşünce yapısı üzerinde etkili olduğunu da kabul etmek gerekir; insanlar kendi anadillerinde düşünürler. türklerin büyük paradoksu işte buradadır. teknik açıdan mükemmel bir dil olan türkçe, kendi dışımızdaki dünyayı kendimizce değiştirmeden, olduğu gibi algılamaktaki en büyük engelimizi oluşturmaktadır.

örneğin, türkiye dışına yabancı işçi olarak giden ilk nesil gerek bulundukları ülkenin dilini öğrenme, gerekse oradaki yaşam biçimine ayak uydurma konusunda muhteşem bir direniş gösterdiler. bu direnişin boyutları o denli büyük oldu ki, başka hiç bir diasporada gözlenmeyen gelişmeler yaşandı. türk diasporası, gettolaşıp kendi kültürünü gene kendi içine kapanık bir çevrede yaşayacak yerde, kendi kültür kurumlarını o ülkeye ithal etti. asimile olmaya en dirençli kültürlerden biri kabul edilen ispanyollar, gittikleri yere sadece gazetelerini ve bazen de radyolarını taşımakla yetinirken; türklerin bunlara ek olarak (hem de birden çok) televizyon kanalları ve hatta kendi fast-food’ları (lahmacun, döner, vb.) oldu.

bunları başaran insanların yeteneksiz olduklarına, dil öğrenmeyi de bu yeteneksizlikleri yüzünden beceremediklerine hükmetmek en azından adil ve gerçekçi olamaz. keza, böylesine önemli bir kültür direnişi gösterenlerin, orada doğan çocuklarını eğitirlerken, bunca sahip çıktıkları kültürlerini göz ardı etmiş olmaları da düşünülemez. ancak gözlemlenen o ki, orada doğan ikinci nesil, gene sözgelimi ispanyollar arasında hiç görülmediği kadar hızla asimile oldu. bunun nedenini evdeki türkçe’nin yanısıra okulda öğrenilen ve ev dışında yaşanan, o ülkenin dili faktöründe aramak çok yanıltıcı olmayacaktır.

biz türkler, konuşmayı öğrenirken (tıpkı sick, ill, patient örneğinde olduğu gibi) farklı durumların farklı kavramlar oluşturduğunu, bu farklı kavramların da farklı adları olması gerektiğini öğrenmeyiz. aynı adı taşıyan farklı kavramları birbirinden ayırmaya yarayacak sezgisel (sezgisel=doğal=matematiksel) yöntemin kurallarını öğrenmeye başlarız.

sezgiselliğe şartlanmış beyinler ise dış dünyayı hiçbir değişikliğe uğratmadan, olduğu gibi algılamayı bilemediklerinden, bildikleri tek yönteme yani kendilerince anlam çıkarsamaya veya başka bir ifadeyle “sezdikleri gibi algılamaya” yönelirler.

algıladıkları kavramların tümü kendi çıkarsamaları doğrultusunda şekillenmiş olan, kendilerince tanımlanmış bir dünyada yaşayan insanlara ulaşan mesajlardaki kodlar ne kadar “herkesçe bir örnek” algılanabilir? üzerinde emek harcanmaya değer temel sorulardan biri budur. bu sorunun yanıtı belirginleştikçe, neden batıdaki sistemlerin bir türlü türkiye’de oluşturulamadığı sorusunun yanıtı da belirginlik kazanabilir.

türkçe’nin kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan bu özel durum kuşkusuz tüm iletişim alanları için geçerlidir. yunus emre’nin okuması, yazması olmayan göçebe türkmen boyları arasında 700 yıl boyunca bir nesilden diğerine büyük bir sadakatle, sözlü kültür ürünü olarak aktarılmasının ardında türkçe’nin sezgiselliğini sonuna kadar kullanmadaki becerisi vardır. tanzimat aydınları ve cumhuriyet aydınlarının bir türlü geniş kitlelere seslerini duyuramamalarının nedeni de gene aynı denklemin içinde aranmalıdır. fransız gibi, alman gibi düşünmeyi öğrenenler, meramlarını anlatırken bunu yeni öğrendikleri düşünce sistematiği içinde yapmaya kalkışmış ve türk gibi anlatmayı becerememiş olduklarından başarısız kalmışlardır.

mesajlar sadece algılanabildikleri kadar etkili olurlar. mesajları üretenlerin kendi konularına ne kadar hakim oldukları mesajın bütünlüğü açısından önemlidir ama, hitap edilen kişilerin kendilerine yönelen mesajları nasıl algıladıkları her şeyden daha önemlidir.

yazan: ahmet okar

http://ddi.ce.itu.edu.tr/…kce/turkce-nin-matematigi

türkçede cık nıc çık nıç diye temsil edilen ses

http://www.dilforum.com/forum/guncel-turkce-meseleleri/87038-alfabemizde-bu-sesi-gosteren-harf-neden-yok.html

sfcompiler (picbasicden iyidir)

bir devre araştırırken pic için yazılmış kodlar gördüm ve merak ettim sfcompiler için yazılmış olduğunu araştırınca anladım.
sfcompiler: http://www.sfcompiler.co.uk/swordfish/

ethernet arayüzü: http://www.sfcompiler.co.uk/wiki/pmwiki.php?n=SwordfishUser.Ethernet
mikroc'de arayıp arayıp yapamadığım ping atma olayı: http://www.sfcompiler.co.uk/wiki/pmwiki.php?n=SwordfishUser.EthernetICMP

18f67j60:


http://dangerousprototypes.com/2009/09/10/prototype-twitter-watcher-the-twatch/


dsPIC 33FJ128GP204 + enc:

http://dangerousprototypes.com/docs/Web_platform_hardware_design

TCP/IP stack:
http://dangerousprototypes.com/docs/Web_Platform#Microchip_TCP.2FIP_stack

sitedeki bütün devvrelerin dosyalarını indir: http://code.google.com/p/dangerous-prototypes-open-hardware/downloads/list

18f67j60 devresi:



http://dangerousprototypes.com/wp-content/media/2009/09/pcbii.png











PartValuePackage
IC1PIC 18F67J60TQFP-64
C1-310uF tantalum capacitor, 10volts+SMC_A
C4,533pF capacitor0805
C10,11,C14-230.1uF capacitor0805
ICSP5x 0.1″ male pin header
J12.1mm SMD power jackSMD
J2HR911105A ethernet jackRJ-45
L1, L2Ferrite bead, 200ma+0805
NPN1NPN transistor, 250hfe+, 800ma+SOT-23
Q125MHz SMD crystalHC49UP
R2(A)10K single turn trim resistor3mm SMD or through hole (cheapest)
R3240 ohms resistor0805
R4-6390 ohms resistor0805
R72,260 ohms resistor, 1%0805
R10-2110,000 ohms resistor0805
R30-3349.9 ohms resistor, 1%0805
VR1LDO 3.3volt regulator (LD1117)TO-220
VR27805T 5volt regulatorTO-220
HD44780-LCD20×4 HD44780 character LCD














Güzel bilgiler:  http://www.ucontrol.com.ar/forosmf/proyectos-con-pic/multiboard-pic-trainer-2-0/90/














güzel çizimlerin olduğu bir kaynak: http://www.mikrocontroller.net/topic/209140


















27 Temmuz 2013 Cumartesi

wp ile her yazınıza küçük resim ekleyin

http://www.karabulut.co/wordpress-ozel-alan-ile-yaziya-kucuk-resim-eklemek/

güzel bir blog

http://insanveevren.wordpress.com/2011/05/29/hz-suleymanin-yuzugunun-hikayesi/

18f97j60 I/PT ve I/PF

nedense türkiyede sadece 2 sitede var ve ikiside I/PT satıyor(pin aralıkları 0,4mm)

http://www.direnc.net/PIC18F97J60,PR-219.html
http://entegreciniz.com/asp/product/4010/18F97J60

26 Temmuz 2013 Cuma

az bulunan tiplerde idc konnektörler ve sıkma pensesi


https://www.robitshop.com/IDC-Konnektor-Disi-2x8,PR-2708.html
https://www.robitshop.com/IDC-Konnektor-Erkek-2x10,PR-1926.html
http://www.kablocum.com/s%C4%B1kma-penseleri/idc-d-sub-sikma-pensesi-85.html
https://www.robitshop.com/IDC-Konnektor-Erkek-2x5,PR-1921.html

saatçi tornavidasi(plastik saplı) https://www.robitshop.com/Retta-Saatci-Tornavidasi-6li,PR-2406.html
plastik vida(3mm 10lu paket): https://www.robitshop.com/3-x-20-mm-Plastik-Vida-10-lu-paket,PR-2615.html
plastik somun(3mm 10lu paket): https://www.robitshop.com/3-mm-Plastik-Somun-10-lu-paket,PR-800.html

mini tornavida seti(31 parça ve mıknatıslı): https://www.robitshop.com/Mini-Tornavida-Seti-31-Parca,PR-2636.html

havya süngeri: https://www.robitshop.com/Havya-Sungeri,PR-2439.html
havya süngeri weller: https://www.robitshop.com/Havya-Sungeri-Weller,PR-2264.html
havya sehpası: https://www.robitshop.com/Soldering-Iron-Stand-Havya-Sehpasi,PR-1575.html
havya sehpası: https://www.robitshop.com/Soldering-Iron-Stand,PR-436.html
hem mikroskop hem havya sehpası hem devre tutucu: https://www.robitshop.com/Third-Hand,PR-438.html
keski: https://www.robitshop.com/Yan-Keski,PR-851.html
kargaburun: https://www.robitshop.com/Karga-Burun-Pense,PR-1573.html
takım çantası: https://www.robitshop.com/Alet-Cantasi-16,PR-1576.html
edding kalem: https://www.robitshop.com/Baski-Devre-Kalemi-Kalin,PR-1552.html
kablo sıyırıcı: https://www.robitshop.com/Kablo-Siyirici-Kesici,PR-1977.html
lehim temizleme teli: https://www.robitshop.com/Lehim-Temizleme-Teli-Lehim-Blendaji,PR-1628.html

35 TL ye pcb üretimi

http://www.biltekelektronik.com/diger-urunler/diger-urunler-1/baski-devre-uretimi-pcb-uretimi

18f67j60 ile tcp ip devresi

http://www.micros-designs.com.ar/ethernet-pic18f67j60-suky/
http://320volt.com/pic18f67j60-tcp-ip-internet-uzerinden-kontrol/
http://320volt.com/tag/web-server/

burda da 18f67j60 lı deneme kartı satıyorlar 150tl ve örnek hex dosyaları vermişler
http://www.hobidevreleri.com/ethernetdemo.htm
http://www.hobidevreleri.com/ethernetdemo1.htm

areste tesadüfen bulduğum bir özellik

çizgi çizerken ctrl tuşuna basarsanız dairesel şekiller çizebilirsiniz yani oval yollar çizebilirsiniz.

25 Temmuz 2013 Perşembe

c de sabit değişkenleri pointer değiştirebiliriz

#include<stdio.h>

int main(){

int a = 5;
int* ptr;
const int thisIsConstant = 10;

ptr = ( int* ) &thisIsConstant; //cast ediyoruz

*ptr = 9; //degistirdikkkk

printf("%d\n",thisIsConstant);

return 0;
}

ancak c++ ta aynı şey geçerli değil çünkü optimize edilme olayı farklı

kaynak: http://emreknlk.blogspot.com/2007/01/sabitler-de-artk-deimeye-balad_15.html



Const değişkenler ve pointerlar hakkında söylenecek bayağı bir şey var aslında,
mesala;
const int* ptr ile int* const ptr nin farklı şeyler olduğunu biliyor muydunuz?

const int* ptr ; ile işaretçinin içeriğini değiştirebilirsiniz ama işaret ettiği verinin içeriği değişemez.

int x, y;
const int* ptr = &x ; //işaretçi oluşturulurken değer atanıyor OK
*ptr = 111; //işaretçinin gösterdiği yerdeki veri değişemez, HATA
ptr = &y; //işaretçi farklı bir değişkene işaret ettirildi, OK

int* const ptr; de ise işaretçinin işaret ettiği adres değişemez, ama içerdiği veri değişebilir:

int x,y;
int* const ptr = &x ; //işaretçi oluşturulurken değeri atandı, OK
*ptr = 111; //işaretçinin verisi değiştirilebilir OK
ptr = &y; //işaretçi const tanımlanmıştı, başka bir yere işaret edemez, HATA

Son olarakta const int* const ptr; ile tanımlanmış bir işaretçinin ne içerdiği veri, ne de gösterdiği yer değişebilir. ( yukarıda ki iki işaretçinin birleşimi gibi )

Yapılar ve Birlikler

  enum Deyimi (Enumeration Constants)
Yapı, struct Deyimi (Structures)
http://www1.gantep.edu.tr/~bingul/c/index.php?ders=15

enum ile sabit bildirimi yapılırken
struct ile değişken bildirimi yapılır




/* 15prg04.c
   Yapıların bir fonksiyona parametere olarak aktarılabilmesi */

#include <stdio.h>

struct TARIH{
    int gun,ay,yil;
};

void goster(struct TARIH x){
    printf("Tarih: %02d-%02d-%4d\n", x.gun, x.ay, x.yil);
}

int main()
{
   struct TARIH n;  /* n değişkeni TARIH tipinde */

   n.gun = 1;
   n.ay  = 8;
   n.yil = 2003;

   goster(n);

 return 0;
}
 
 
 
struct ile oluşturulan yapıda typedef deyimi kullanılırsa, bu yapıdan değişken tanımlamak için tekrar struct deyiminin kullanılmasına gerek kalmaz.
      typedef struct kayit{
        char  ad[10];
        long  no;
        short sinif;
      } ogr1,ogr2; 
 
typedef başka kullanımı da vardır. C dilinde program kodları bu deyimle tamamen türkçeleştirilebilir. Örneğin bu deyim:
       typedef int tamsayi;
şeklinde kullanılırsa programda daha sonra int tipinde bir değişken tanımlarken şu biçimde kullanılmasına izin verilir.
       tamsayi x,y;   /* int x,y anlaminda */
bu iş define kullanmaya benziyor
 
15.1   Birlik, union Deyimi  
union kullanmak aynı adrese sahip bir değişkene birden fazla isimle ulaşmaktır(mgb)
union degisken{
   int x;
   int y;
}osman;
şeklinde tanımlarız 
osman.x=5; dersek y değişkenide 5 olur çünkü ikisi aslında aynı şey 
sadece farklı isimlerden ulaşıyoruz
örnek:
/* 15prg07.c
   union x ve y nin aynı bellek alanını işgal ettiğinin kanıtı */

#include <stdio.h>

union paylas{
   int x;
   int y;
}z;

int main()
{
   int *xAdres,*yAdres;

   z.x    = 11;
   xAdres = &z.x;
   printf("x = %d   y = %d\n",z.x, z.y);

   z.y    = 22;
   yAdres = &z.y;
   printf("y = %d   y = %d\n",z.x, z.y);

   printf("xAdres = %p   yAdres = %p\n",xAdres, yAdres);

 return 0;
}
çıktı:

x = 11   y = 11
y = 22   y = 22
xAdres = 0x804974c   yAdres = 0x804974c
 
Union, birlik demektir. İçinde tanımladığın veri tiplerinin en büyüğünün
 alanı kadar bir hafıza alanı ayırır. Bu birlikten hangi değişkene 
erişirsen eriş hep aynı alana erişir. Sadece değerlendirmesi gerekir. 
Bir çok veriyi aynı anda kullanmayacaksan hafıza tasarrufu sağlar.
http://forum.ceviz.net/c-c/106831-union-keywordu.html 
 
 
union ve struck hakkında çok güzel bilgiler anlatmış arkadaş: http://emreknlk.blogspot.com/2007/01/struct-ve-union-da-ne-ola-ki.html 
 

areste kılıflar açılı dönemediği için çizemedim


http://www.digitale-elektronik.de/shopsystem/product_info.php?products_id=415&osCsid=372d415b4e83

tqfp pin adepteri

bir tarafındaki pin aralığı 0,4mm, diğer tarafındaki pin aralığı 0,5mm
100 pinlik entegre atepteri

sitenin arayüzü sade güzel

http://www.digitale-elektronik.de/shopsystem/product_info.php?products_id=345&language=en&osCsid=372d415b4e83

küçük helikopter ile yüksekten video kaydetmek

http://www.flycam.com.tr/

24 Temmuz 2013 Çarşamba

xc8 küreği

Hocam XC8 için küreğe gerek yok,

XC8'in program files'daki klasöründe bin dosyası var onun içindeki "xclm.exe"yi silmeniz yeterli.
Garibim derleme yaparken "bu dosya nirede yok işte yok" diye feryat ediyor ama çatır çatır derliyor 


http://www.picproje.org/index.php/topic,47933.msg357440/topicseen.html#msg357440

gprs hakkında kodlar

http://www.picproje.org/index.php?topic=47820.msg356576;topicseen#msg356576

arm

http://coskuntasdemir.net/gomulu-sistemler/coocox-ide-ile-stm32f4-discovery-programlama-ortaminin-kurulumu.html

http://www.mcu-turkey.com/category/samples/mcucpu/stm32f4-discovery/

http://www.mcu-turkey.com/arm-3-komut-setlerine-giris/

http://www.picproje.org/index.php?topic=23891.0

3 idiots filmi hakkında bilinmeyenler

3 IDIOTS HAKKINDA BİLGİLER 


* Rancho rolü aslında Shah Rukh Khan'a teklif edilmiş fakat iş yoğunluğu yüzünden filme zaman ayıramayacağını söyleyerek reddetmiş.


* Kareena KApoor her zaman Rajkumar Hirani ile çalışmak istemiş bu yüzden kendisini Pia rolü için hazırlamış. 

* Hint işletme enstitüsünde çekilen film "İmparatorluk Mühendislik okulu" olarak gösterildi. Aşağılama sahneleri kızlar yurdunda çekildi ve tüm kızların önünde. Aktörler bunun çok rahatsızlık verici olduğunu söylediler.

* Her rol için kendini iyice hazırlamasıyla bilinen Aamir Khan kendi doğumgünü pastasını bile yememiş, soranlara ise "Bu aralar sadece süt ve muz ile besleniyorum. Rolüm için kilo vermem gerekiyor " demiş. Ghajini'den sonra Rancho gibi bir karakter canlandırabilmesi için kaslarından kurtulması gerekiyordu.


* Madhavan(Farhan Qureshi rolü) gerçekte de dizinde bandaj vardı. Geçirdiği bir sakatlık yüzünden bandaj takması gerekmişti Aamir ise bunu senaryoya da alınmasını teklif etti. Bu şekilde senaryoda ve filmde de Madhavan bandaj taktı..

* Zoobie Doobi şarkısı Shree 420 filmindeki Raj Kapoor'un ünlü şarkısı "pyaar hua ikraar huwa"'ya saygı adına çekildi. Raj Kapoor yerine Aamir Khan, NArgis yerine KAreena oynadı.


* Aamir 3 idiots'un reklamı için ülkeyi kılık değiştirerek dolaştı . Filmde arkadaşlarından uzaklaşarak kendisini kaybettiren birini canlandırıyordu


* Raju Hirani filmin isminin "Aptallar" olmasını istedi. Ama Deepak Shivdasani tarafından çoktan kayda geçirilmişti filmin ismi, Deepak başlıktan vazgeçmek istemedi ve değişim için yüksek bir meblağ belirledi. Daha sonra Aamir'İn önerisi ile 3 idiots olarak belirlendi.Daha sonra Deepak tekrar aptallar olarak değiştirmek istediyse de Aamir ikna etti.


*Oyuncu bulma konusunda en büyük sıkıntı 3 aptaldan birinin bulunması değil Joy'un babasının seçilmesiydi.


*Çalışılması en kolay aktör Aamir'in gençliğini canlandıran çocuktu.


*Omi (Chatur"Susturucu" Ramalingam) iç çamaşırları ile canlandırdıkları sahnede başkasının iç çamaşırını giymek zorunda kaldı.


*Boman Irani kariyeri boyunca en zorlandığı sahnenin Aamir'in karakterine Kalemi verdiği sahne olduğunu söyledi. Boman sahne boyunca son çekime kadar gerçekten ağladı ve birçok kez çekim tekrarlandı.

23 Temmuz 2013 Salı

"Bırakmak için daima çok erkendir."

Norman Vincent Peale
blok menüleri felan güzel tasarlanmış: http://www.elmayayinevi.com/ilkleri-gerceklestiren-yenilikci-profesor-oguz-manas-urun96.html

İstanbul trafik yoğunluğunu görün

http://tkm.ibb.gov.tr/
adresine girin soldaki "yoğunluk haritası"  na tıklayın karşınıza yolun yoğunluğu çıksın.

20 Temmuz 2013 Cumartesi

site tasarımı hoşuma gitti

http://www.coolcomponents.co.uk/catalog/lpc1769-lpcxpresso-board-p-581.html
sade ve kullanışlı

smart metodu

http://tr.wikipedia.org/wiki/SMART_Metodu

SMART'ı oluşturan sözcükleri Türkçe'ye çevirirsek:
Harf Anlam Betimleme
S özel / belirli Hedef kesin ve net tanımlanmalıdır.
M ölçülebilir Hedef ölçülebilir olmalıdır.
A kabul edilen Hedef Alıcılar tarafından kabul edilir olmalıdır.
R makul / gerçekci Hedef mümkün olmalıdır.
T Zamana bağlı Hedef net bir zaman takviminde erişilir olmalıdır.

motivasyon filmleri

http://www.e-motivasyon.net/Gelisim-ve-Motivasyon-Filmleri.html

16 Temmuz 2013 Salı

rj45 çakmak

http://www.uslanmam.com/internet/980-ethernet-kablosu-resimli-anlatimutp-kablosu-yapimijak-takma-herkes-ogrenecek.html

logaritma

http://www.matematiktutkusu.com/forum/matematik-formulleri/1637-logaritma-nedir-logaritma-formulleri-ozellikleri.html

Logaritma Tanımı: a, b ∈ R+ ve a≠1 olmak üzere ax= b denklemini sağlayan x sayısına logab denir ve b’nin a tabanında logaritması diye okunur.

1) logax=b ise x=ab

2) loga(A.B)=logaA+logaB

3) loga(A/B)=logaA−logaB

4) logaAn=n.logaA


5) logamAn=
n
m
logaA



6) log(an ) x=
1
n
.logax



7) logax=(logbx)/(logba) [taban değiştirme]

8) alogax=x

9) loga=
1
n
logaA



10) log1/ax= −logax

11) logab.logbc.logcd=logad

12) logab=1/logba veya logab.logba=1

Logaritma konu anlatımı videoları için tıklayınız

cat5 ve pitonlama yöntemi

http://img98.imageshack.us/img98/5581/conffreakinnetworkqh4.jpg
(bkz: muhabbete limon suyu sıkmak). kutsal olan ve olmayan bir çok bilgi kaynağında plug ve jack kavramları birbirine karışmış gibi. jack=dişi, plug=erkek olması gerekir. konektör dediğimiz şey de plug dır. günlük hayatta rj-45, rj-11, ve benzeri kısaltmalar konektörler için kullanılsa da bu kısaltmalar registered jack'den gelir ve konektörü (plug) değil konektörün girdiği yeri (jack) ve bu noktadaki bağlama standardını belirtir.

15 Temmuz 2013 Pazartesi

integral

dün gece hiç tanımadığım bir integrale sırf sana benziyor diye, "bana borç verir misin?" dedim.

türev integral bilen selpakçı çocuk

https://eksisozluk.com/turev-integral-bilen-selpakci-cocuk--1438715?focusto=8762029

12 Temmuz 2013 Cuma

Hayatınızı Değiştirecek 62 Öneri

http://ferruh.mavituna.com/hayatinizi-degistirecek-oneri-oku/

http://ferruh.mavituna.com/silahini-tani-oku/

ses

kendi sesinizi kendiniz bile duyamazsınız bazen

10 Temmuz 2013 Çarşamba

emperyalizm

emperyalizmin örneklendirilerek açıklanmasında gayet iyi bir somutlaştırıcı olabilecek bir olay örneğidir. kısaca; vaktiyle fransa bengladeşden kendisine kurbağa satmasını ister.bengladeşliler mutlulukla kabul ederler zira kurbağa hayvancığı ülkelerinde kum gibidir ve hiçbir ekonomik değeri yoktur.herkes deli gibi kurbağa avlar paralar akmaya başlar. ne ki, bir zaman sonra kurbağa sayısının azalmasına paralel olarak sivrisinek sayısı olağanüstü biçimde artar.ciddi bir problem haline gelen sivrisinekler için çözüm fransadan gelir.fransadan bengladeşe sivrisinek zehiri satışı başlamıştır.ilaç kullanıldıkça sivrisinekler bağışıklık kazanır.yeni ve daha güçlü ilaçlar gelir fransadan.
fransa kısa sürede kurbağa için ödediği paranın çoook çoook fazlasını bengladeşden tahsil eder.begladeş durduk yerde hem kurbağalarından hem de parasından olmuş fransa ise bengladeşteki kurbağaları üzerine çok yüksek miktarda para alarak mideye indirmiştir.türkiyenin, parmağını sokanın kendini kurtaramadığı emperyalist çarkın neresinde ne örneklere öznelik ettiğini varsın deli gönül düşünsün artık.....

https://eksisozluk.com/emperyalizm--52389

8 Temmuz 2013 Pazartesi

yazdığın kodun diğer işlemcilerde de çalışması

mesela meşhur "capon" arkadaş chan in kodlarına bir bakın;   amcam bir kod yazıyor, alıyorsun AVR, 8051, PIC, Z80, ARM Cortex vs. hepsinde derleyip kullanabiliyorsun..

elemanın genelde de integer.h diye bir dosyası oluyor;
Kod: [Seç]
/*-------------------------------------------*/
/* Integer type definitions for FatFs module */
/*-------------------------------------------*/

#ifndef _INTEGER
#define _INTEGER

#ifdef _WIN32 /* FatFs development platform */

#include <windows.h>
#include <tchar.h>

#else   /* Embedded platform */

/* These types must be 16-bit, 32-bit or larger integer */
typedef int    INT;
typedef unsigned int UINT;

/* These types must be 8-bit integer */
typedef char   CHAR;
typedef unsigned char UCHAR;
typedef unsigned char BYTE;

/* These types must be 16-bit integer */
typedef short   SHORT;
typedef unsigned short USHORT;
typedef unsigned short WORD;
typedef unsigned short WCHAR;

/* These types must be 32-bit integer */
typedef long   LONG;
typedef unsigned long ULONG;
typedef unsigned long DWORD;

#endif

#endif

burada tanımladığı tipleri kullanıyor kodlarında..

mesela kullanırken;
Kod: [Seç]
/* TJpgDec API functions */
JRESULT jd_prepare (JDEC*, UINT(*)(JDEC*,BYTE*,UINT), void*, UINT, void*);
JRESULT jd_decomp (JDEC*, UINT(*)(JDEC*,void*,JRECT*), BYTE);
şeklinde API tanımlıyor;
tipleri de aynı şekilde oluşturuyor;
Kod: [Seç]
...
/* Decompressor object structure */
typedef struct JDEC JDEC;
struct JDEC {
    UINT dctr;    /* Number of bytes available in the input buffer */
    BYTE* dptr;    /* Current data read ptr */
    BYTE* inbuf;   /* Bit stream input buffer */
    BYTE dmsk;    /* Current bit in the current read byte */
    BYTE scale;    /* Output scaling ratio */
    BYTE msx, msy;   /* MCU size in unit of block (width, height) */
    BYTE qtid[3];   /* Quantization table ID of each component */
    SHORT dcv[3];   /* Previous DC element of each component */
    WORD nrst;    /* Restart inverval */
    UINT width, height;  /* Size of the input image (pixel) */
    BYTE* huffbits[2][2]; /* Huffman bit distribution tables [id][dcac] */
    WORD* huffcode[2][2]; /* Huffman code word tables [id][dcac] */
    BYTE* huffdata[2][2]; /* Huffman decoded data tables [id][dcac] */
    LONG* qttbl[4];   /* Dequaitizer tables [id] */
    void* workbuf;   /* Working buffer for IDCT and RGB output */
    BYTE* mcubuf;   /* Working buffer for the MCU */
    void* pool;    /* Pointer to available memory pool */
    UINT sz_pool;   /* Size of momory pool (bytes available) */
    UINT (*infunc)(JDEC*, BYTE*, UINT);/* Pointer to jpeg stream input function */
    UINT (*outfunc)(JDEC*, void*, JRECT*); /* Pointer to RGB output function */
    void* device;   /* Pointer to I/O device identifiler for the session */
};
...

bu şekilde yapınca platformlar arasında sadece ama sadece integer.h de değişiklik oluyor. diğer tüm kodlarını olduğu gibi kullanıyor.

chan i tanımayan arkadaşlar için;  http://elm-chan.org/

çapraz platformlar arasında kolayca geçiş yapabilmek için bu tarzda kod yazmak daha mantıklı..

ya da yarın bir gün 64-bit ARM lar çıkarsa falan aynı kodlarınızı kolayca tekrar derleyebilirsiniz..

aritmatik ve 10luk tabanın kullanılma sebebi

https://eksisozluk.com/moduler-aritmetik--121214


sınırlı sayıdaki sonucun döngüsel olarak tekrarlandığı durumlarda bilincimizin ister istemez uyguladığı hesap sistemi. nerede mi gerekir ?

- serkan bugün çarşamba de mi... 10 gün sonrası hangi güne denk geliyor söyle bi.
- hmm perş.. cum.. cumar... (fıs fıs) .... cumartesi abi !!
- hmmm peki 90 gün sonrası ?
- eeee... eee... abi işim var..

şimdi tanımımıza bakalım;
sınırlı sayıdaki sonuç: haftanın sadece 7 günü var
döngüsel olarak tekrar: dön baba dön 90 say dur tekrardan 7 tane günden birine denk geleceğiz

peki o zaman bizim merak ettiğimiz de şudur:

90 = ? (mod 7)

cevap 90'ın 7 ile bölümünden kalandır. çünkü tam kısmının bir önemi burada yoktur. ne olsa dönüp dönüp tekrar aynı şeylere gelinecektir.

kalan 6 olduğuna göre salı günü doğru cevaptır.

peki biz 10 luk sayı sistemi kullanıyoruz. neden böyle ?

şöyle açıklayalım. eski çağ insanısınız ve diyelim ki koyunları sayıyosunuz. saydınız saydınız sekiz oldu dokuz oldu morel (10) oldu, kurum (11) oldu piran (12) oldu , majisen (13) .. tartılan (14)... miyna (15) ....

sonra bir an duraksadınız. oeehh dediniz, bu ne lan her sayıya başka isim mi verecez. naapalım o zaman ? tamam buldum ! 10 tane sayı ismi yaratalım, 10'u geçince de bir basamak arttıralım ve tekrar eski sayıları dizeleyelim, geçince bir basamak daha artsın öyle öyle gitsin. iki tane basamak için bütün sayıları kullanınca, üçüncü basamağa geçsin sonra bütün sayıları yine kullanırız. bitince tekrar artırırız. oh oh oh.. şıkıdım şıkıdım...

kardeşime böyle anlatınca olayları çok seviyor da.

6 Temmuz 2013 Cumartesi

grup proje çalışmasında alınan notlar

online olarak aynı anda dosyayı kullanıp güncellemek istiyorsanız kullanın
ben exel dosyası için kullanıyorum import etme seçenği ile biglisayarınızda daha önceden hazırladığınız dosyaları yükleyip düzenlemeye başlayabilirsiniz exelden aşağı kalır yanı yok ve ücretsiz.
https://docs.google.com/

hafız atatürk

http://www.fibhaber.com/nevsehir/mustafa-kemal-ataturk-8-yasinda-hafiz-olmus-h3429.html

Mesela Atatürk ün 7 yaşında Kuran ı Kerim öğrenip 8 yaşında hafız olduğunu kim biliyor.Neden saklandı....İşte bu soru işaretleri ile birlikte Hacı Bektaşi Velinin bir sözünü sizlerle FİB Haber okurlarıyla paylaşmak istiyoruz:Araştırma açık bir sınavdır! Araştırmalı doğruları öğrenmeliyiz.Hiç bir ön yargı olmadan.Bu haseple en büyük zaafiytimiz olan kitap okuma konusunda aile eş dost iş her mecliste bol bol okumalı okutmalı öğrenmeliyiz.
Hayatta eleştirilmeyecek hiç bir insan yoktur.Ve insan hatası günahı sevabı olmuştur olacaktır.
İşte bir anektod:

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Kahramanlar programlarında cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk hakkında anlattığı doğrular hepimizde büyük bir çığır açtı.
Birilerinin dinsiz diyerek milletin gönlünden soğutulmaya çalışılan Atatürk, meğer dindar, İslam’a, Kur’an’a, Hz. Peygamber’e (SAV), Ehl-i Beyt’e, Müslümanlara saygılı, değer veren, 8 yaşında hafız olmuş, birçok yerde hutbeler vermiş ve zikrullah halakalarına katılmış Müslüman bir lidermiş.
Bu gerçeği gözler önüne serip, birilerinin küresel oyununu bozduğu için Türk milletinin Prof. Dr. Haydar Baş’a ayrıca bir şükran borcu var.
Şimdi batılıların ve yandaşlarının alavere dalavere ile gözümüze taktığı gözlüğü çıkartıp atalım ve Sayın Baş’ın gözümüze taktığı gözlükle Atatürk’e bir kez daha bakalım.
Zor olan, perde kalktıktan sonra gerçekleri görmek değil, Prof. Dr. Haydar Baş’ın yaptığını yapmak, onlarca yıldır kapalı olan perdeleri açmak, yiğidin hakkını yiğide vermektir.
Atatürk İslam hakkında şunları söylüyor:
“Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, III, s. 70.)

5 Temmuz 2013 Cuma

pointere mauel adres vermek

http://www.picproje.org/index.php/topic,35908.90.html

Pointerler üzerine konuşmaya devam edelim.

Çipinizin dokumanında, adresi atıyorum 0x42345678 olan bir register gördünüz.

Fakat #include ile programınıza dahil edilmiş olan çipin register tanımlamalarının bulunduğu dosyada her nedense bu 0x12345678 adresli register yer almamış.

Sizin de bu registeri kullanmanız gerekiyor. Ne yapacağız?

---------------------------------------------------------------

Programlarda int A yada char A vs bir tanım yaptığınızda, A değişkenin adresi derleme aşamasında C tarafından belirlenir.

Halbuki registerlerin adreslerini çip üreticisi belirler. Dolayısı ile bu gibi durumlarda adres belirleme işini derleyicinin inisiyatifinden almamız gerekir.

---------------------------------------------------------------

Şimdi daha önceki pointer anlatımımızı hatırlayın ve aşağıdaki satırları takip edin.

int A;           // Ben integer bir değişkenim
int *P;         // Ben integer değişkenin adresini saklayabilirim

      P=&A;    // Pointer'a A değişkeninin adresini yazdık
    *P=0x12;  // pointerin gösterdiği int alana  0x12 değerini yani 0x00000012 yükleyeceğiz demektir.

//    Yukarıdaki satırlar A=0x12 demekle aynı şeydir.

---------------------------------------------------------
     
Yukarıdaki örnekte pointera A değişkeni, hangi adresde ise o atandı ve kullanıldı. Şimdi yok kardeşim A nın adresini değil benim vereceğim sayısal adresi kullan diyelim.

Sonrada bu adrese örnek olarak 0x12345678 değerini yazalım.

int *P;

       P=(int*) 0x42345678; 
     *P=0x12345678;

----------------------------------------------------------------

Fakat ben P nin önüne her defasında * koymak istemiyorum.

#define P  (*((int*) 0x42345678)) tanımlarsak

        P=0x12345678;     

yazarız.

Eğer yakışıklı görünmesi şart değil derseniz

        (*((int*) 0x42345678))=0x12345678; de yazabilirsiniz.

Verilen örnekler 0x42345678 adresine 0x12345678 sayısını yazar.

----------------------------------------------------------------------------

Yukarıdaki örneklerde pointeri integer tanımladık.

Bir portu, bu şekilde pointer ile kullanmak için portu int tanımlamak sakıncalıdır. unsigned int tanımlanmalıdır. Neden?

aynı isimde hem global hem yerel değişkene ulaşmak

int data = 10;
 
int main()
{
    double data = 25.0;
    cout <<    data << endl;   //You see 25
    cout << ::data << endl;   //You see 10
}
 
http://www.picproje.org/index.php/topic,35908.90.html
http://bytes.com/topic/c/insights/737451-case-against-global-variables 

4 Temmuz 2013 Perşembe

kontrolsüz büyüyen halay

http://eksisozluk.com/kontrolsuz-buyuyen-halay--2085548?nr=true&rf=kontrolsuz%20buyuyen%20halay

mgb: dinamik bellek yönetimine dikkat edin, sonra kontrolsüz büyüyen halaya döner animallah.


kontrolsüz büyüyen halay: statik halay başı içermemenin sonucu. 
dizi[0] demek halay başı demektir.