hic bakkaldan manavdan dut almıslıgım yoktur zaten. dedem öldu, agac
kurumus, o zamandan beridir dut yemedim. (bunu bi yerlere yazmısım gibi
bi his var icimde ama neyse)
---------
topladıkça kokusunu verir dut ağacı dallarından. bekler ki sen onları
toplayarak buda. o sana en güzel yönünü öyle göstersin. hani insan gibi
bir yerde. meyvesini toplayıp ilgi gösterirsen daha da güzel kokuyor
sana. hepimiz oturduk ve muhabbetimizle şenlendirdik o dut ağacını o
gece. meyvelerini yedik o bonkör dallarından. karşılıklı bir alışveriş
gibiydi. şimdi hep yerlere dökülüyor o dutlar. kimse de toplamıyor.
muhabbet de yok. tadı yok eski yemelerin, sevmelerin.
-----------
eskilerin, yapraklanmasıyla daha hafif giyinilmesini, yapraklarını
dökmesiyle beraber de daha sıkı giyinilmesini salık verdikleri ağaçtır.
--------
çınar,selvi, ardıç ile birlikte orta asya'dan beri türk kültüründe önemli kutsal ağaçlardan biri.
özellikle
heterodoks islamda alevi-bektaşi inancında oldukça önemli bir yere
sahiptir. hacı bektaş veli türbesi'nden tutun balkanlardaki bektaşi
tekkelerine kadar bektaşi tekkelerinin içinde mutlaka dut ağacı
bulunmaktadır. dut ağacını ahmed yesevi'nin anadolu'ya attığı inancı
vardır. diğer dut ağaçları da hacı bektaş veli'nin asasından
yayılmıştır. buna göre dut ağacının olduğu yer tekke kurmak için doğru
bir yerdir.
----------
bir sürü fotoğraf karesi...
küçük bir bebeğim,sanırım 1 yaşıma girmek
üzereyim ya da yeni girmişim,demek ki yıl 1982,anneannemin
bahçesi,heybetli dut ağacının altına serilmiş pikenin üzerinde
oturuyorum,üzerimde sadece bebeklerin giydiği çıtçıtlı badilerden
var,demek ki sıcak bir yaz günü...
ilkokuldayım,mahalle
çocuklarıyla adına klüp dediğimiz,dut ağacının altında,zerrin'nin
babasının yaptığı ahşap küçük masamız ve bir iki küçük tabureden oluşan
kendi alanımızdayız,hazırladığımız tiyatro oyununu sergiliyoruz mahallenin büyüklerine...
ne
küçük bir çocuk ne yetişkin olunmayan o sıkıcı yaşlardayım,yine
birilerine sinirlenmişim,dut ağacının altında ağlıyorum,dedem artık
yok,onu özlüyorum,bu ağaç onun için önemliydi,çok emek verdi,bu ağacın
altında olmak beni rahatlatıyor...
20 li yaşların
başındayım,anneannemdeyiz,kuzenimle çocukluğumuzun geçtiği bahçeye çıkıp
fotoğraf çekinmeye karar veriyoruz,keşke diğerleride olsaydı,tüm kızlar
ve tek erkeğimiz,neyse ne yapalım sadece ikimiz varız.ah tabii ki şu
eski demir kapının önünde,anneannemin penceresinin altında,aa hadi deli
hüzeyin'de burada, onunla da,arka bahçeee,dut ağacı, tabii ki onun da
altında...çocukluğumun devasal bahçesi birazcık küçülmüş mü ne?ben mi
büyüdüm yoksa?ama koskoca dut ağacım,dedemden yadigarım hala çok
büyük...
20 li yaşların sonundayım,anneannemdeyim,bu kez
kucağımda bebeğim var,henüz lohusayım,ağlıyorum,perdeler sıkı sıkı
kapalı,ben geldiğimde bir daha hiç açılmayacak,'üzülme'diyor anneannem
ama kendi gözleri dolu dolu,'nasıl kıydılar bilmiyorum, üst kattakiler
öyle insanlarda değillerdiki,aman kızım bi olay çıkmasın şimdi,çıkma
yukarıya,yok yok şikayet etme,susalım biz,olan olmuş,boşver'diyor
anneannem...bir daha hiç bakmıyorum pencereden arka bahçeye, hiç
çıkmıyorum,çocukluğumun büyülü bahçesini o ağaç yokken görmek,hatırlamak
istemiyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder