Ricalullah : Üçler-Yediler-Kırklar “
Dr. Münir Derman
(…)
Gayb Ricalin gördüm selam ettiler bana… Edeb içinde divan durdular.
Kulağıma Fethiye salâtın okudular… Kırklar sonra söylediler bana…Üçler,
Yediler sonra Dörtler buz gibi su ikram ettiler bana…
(…)
Kırklar sofrasında bulundum… Bunlardan üç kişi ile halen haftada bir
gece buluşurum… “Kırklardan mısın?” diye bana sorma… Ben o üç ile dört
yaparım…Hiç ile Kırk oluruz… Üç kişi bir de ben, bir de hiç bir taife
teşkil ederiz. Gezeriz… Hem Kırk’ız, hem Dörd’üz hem Hiç’iz
biz…Bulunduğumuz yerde Kırk oluruz biz…Çünki biz Kırk’larız da
ondan…Elini tutmak istediğimizde şükrün mukabili değil de Bahane ararız
biz… Birinde bahane bulduğumuzda ben ile üç kişi ve Hiç görünürüz…Elini
tuttuğumuzu içimize alırız heman Kırk oluruz ve İki görünürüz… Ondan
sonra ister görünür ister görünmeyiz biz…Biz her yerdeyiz, her yer
bizdedir…Gündüz cismani, gece ruhani işlerimizle meşgulüz biz… Bizi
görürler… Bulamazlar… Zira gaflet ve şüphe bulutlarıyla örtülüyüzdür…
Bin bir renkte görünmeğe mecburuz…Vazifemiz çok ağırdır… Âfatları bahane
ile biz önleriz… Biz yer yüzünde bahane arayıcısıyız… Biz bahane ile
Kırk kişi olduk…Bizi bazen Veli, bazen meczup, bazen zındık görürler… Bu
hal bizim sükun ve huzurumuzu bozmamak için Allah’ın bir vergisidir…Bu
kadar çeşit içinde sebat edip şüpheyi silen elinde bahane bulunan bizden
faide görür… Bizden faide gören şükrün tadını bilir…
(…)
Kendi
kendine itimad eden, şüpheleri kıran bahane aramağa başlar… Bahane
habersiz yakalanır… Saklanır, günü geldiğinde senden o bahaneyi
sorarlar, o zaman el tutulur… Bizim duamız bize yaramaz başkasına yarar…
Çünki Biz Allah için dua ederiz nefsimiz için değil… Kıymet de
buradadır… Onüç senedir Kırklardanım… Kırkların Yedinci, en genciyim…
Türkiye’de üç kişi vardır Kırklardan… Üç Suriye, Üç Mısır, Dört Irak,
Yedi Medine, Altı Mekke, iki İspanya, iki Hindistan, Bir Kafkasya, Bir
Salamon adaları, Bir Cava, Bir Çin, Bir Güney Afrika, Bir Güney Amerika,
Dört tanesinin de yeri söylenemez… Bunların yerleri icabında derhal
değişir.Hali hazıra göre söylüyoruz…
(…)
Kırklar da görünür
dünya ile, görünmez ruhani alemi yekdiğerine rapteden köprü gibidirler…
Yekdiğerleriyle Kırklar izni ilahi ile kendi telsizleriyle her an
konuşabilirler… Yekdiğerlerini her an görebilirler… Mekan, Lâmekanı
setreden bir perdedir…. Perdeyi kaldırdığın zaman mesafeler yok olur…
Çok tuhaf söylüyoruz; cidden tuhaftır… Bu kelime gafletin ta kendisidir.
Size tuhaftır, fakat asıl hakikat budur…
(…)
Kendi kendine
sual: “-Bu da Kırklardan olduğunu söylüyor doğru mu? Yok canım…”Cevap:
Kırkları sen boynuzlu, kuyruklu veya başka türlü mü zannediyorsun?… O da
kul.. Amma Kul… Şüphe yolundan çıkmayana birşey vermezler… Şüphe;
inanmanın zelzelesidir. Hepsini yıkar yerle bir eder… Kırkları kaçırdın
elinden. Allah’a ısmarladık…
(…)
Hakikati herkes anlarsa
dünyada kul kalmaz… Dünyada o kadar Veli’ye ihtiyaç yok…Sen yine
bildiğine devam et… Bizim sözlerimiz başka mıntıkanın lakırdılarıdır.
(…)
10.11.1955—————————
ÖNEMLİ NOT : Tasavvufa yöneltilen en önemli eleştirilerden birisi tarih
boyunca çeşitli tasavvufi eserlerde ve sufi menkıbelerinde yer almış
olan Rical-i Gayb hiyerarşisine ilişkindir. Tarihin uzak sahifelerinde
kalmış rivayetlerin ötesinde son yüzyılın son çeyreğinde dünyadan göçmüş
olan bir veli olan Dr. Münir DERMAN’ın Ricalü’l Gayb hakkındaki bu
anlatımı hiçbir yoruma izah hissettirmeyecek kadar açıklıkla bu konunun
inceliklerine ışık tutmaktadır. Dr. Münir DERMAN’ın anlattıklarına
inanıp inanmamak kendilerinin de “Sen yine bildiğine devam et… Bizim
sözlerimiz başka mıntıkanın lakırdılarıdır. ” sözlerinde belirttiği gibi
okura kalmıştır.
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10151974058708331&set=a.10150973347288331.439932.643398330&type=1&ref=nf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder